MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı, davalı işverene ait işyerinde 03/02/1980-12/09/1988 tarihleri arasında geçen Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava; davacının 03.02.1980 – 12.09.1988 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece; davacının, davalı Kurum'a bildirilen süreler dışında da ...'ne bağlı ... Orman Bölgesinde fidan üretim ve yetiştirme biriminde 03.02.1980 – 12.09.1988 tarihleri arasında sigortalı işçi olarak çalıştığının tespitine, ancak davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını doldurduğu 03.02.1989 tarihi olduğunun Kurum'ca gözden kaçırılmamasına karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işyerinde fidan yetiştiriciliğinde çalıştığını beyan eden davacı adına davalı işyerince 03.02.1980 tarihli ve 01.10.1986 tarihli işe giriş bildirgeleri düzenlendiği ve davacının davalı işyerinde geçen 03.02.1980 tarihinden itibaren 23 günlük, 1986/3. dönemde 75 günlük, 1987/1. dönem ile 1988/2. dönem arasındaki çalışmalarının davalı Kurum'a bildirildiği, bir kısım ücret bordrolarının dosya arasında bulunduğu, davacının davalı işyerindeki çalışmaları nedeni ile işçi sendikasına üye olduğuna dair 21.11.1986 tarihli belge bulunduğu ve davacının annesinin davacının sendikaya üye olabilmesi için noterden muvafakatname verdiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Öte yandan; davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyeri bir kamu kuruluşudur. Bu nedenle, davalı işyerinde resmi kayıtlara dayanılması ve ücretin yazılı belge ile ödenmesi esastır. Kuruma hizmet bildirilmeyen dönemlerdeki ücret belgeleri ve bu dönemde davacıya ücret ödenip ödenmediği, ödeme yapılmışsa kim tarafından ödendiğinin araştırılması gerekir. Somut olayda; dosyada mevcut ve davacının çalıştığı döneme ilişkin olan imzalı ücret bordrolarının bir kısmında 30 günün altında çalışma olmasına rağmen bu sürelerdeki çalışmanın da 30 gün olarak kabul edilmesi, sadece davacının çalışmalarının bildirildiği dönemdeki bordro tanıklarının dinlenilmesi, davalı işyerinin bir kamu kuruluşu olduğu, 506 sayılı Yasa'nın 60/G maddesinin 01.04.1981 tarihinden sonra uygulanacağı göz ardı edilerek ve yukarıda belirtilen şekilde gerekli araştırmalar yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur. Mahkemece yapılacak iş; talep edilen dönem içerisinde, davacının çalışmalarının bildirilmediği sürelerde, çalışmaları davalı Kurum'a bildirilen bordro tanıklarından re'sen seçilecek kişileri dinlemek, davacıdan ve bordro tanıklarından; ücretin ne şekilde ödendiği sorularak beyanlar doğrultusunda gerekli araştırmaları yapmak, davalı işyerinden talep edilen dönemdeki ücret ödemelerine ilişkin tüm belgeleri istemek, dosyada mevcut olanlar dışında, ücret ödenmesine ilişkin yazılı delil bulunamaması halinde bu husus haklı ve izah edilebilir bir nedene dayanıyor ise bu takdirde tanık sözlerine itibar etmek, davacının talep ettiği dönemdeki yetkili şef, amir, müdür, muhasebe çalışanı gibi yetkili kişileri tespit ederek dinlemek ve böylece imzalı ücret bordrolarındaki çalışma süreleri ile 506 sayılı Yasa'nın 60/G maddesinin 01.04.1981 tarihinden sonra uygulanacağı da dikkate alınarak, toplanan deliller değerlendirilmek sureti ile varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde tarafların bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde davacı ve davalı'ya iadesine 13.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.