Mahkemesi : Trabzon İş MahkemesiTarih : 10.11.2005No : 663-595 Davacı kurum kararının iptaliyle, maluliyetinin tesbitine ve maluliye ile ilgili emekli dilekçesi verdiği tarihten itibaren emekli maaşı bağlanmasına ödenmeyin maaşların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava , davacının 1479 sayılı Yasa'nın 27 ve takip eden maddeleri gereğince malul sayılması ve tahsis talep tarihini takip eden aybaşından itibaren malüllük aylığı bağlanması gerektiğinin tesbiti aksi yöndeki davalı kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıklarının faiziyle davalı kurumdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davacıya 17.11.2003 tarihli tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren malullük aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmiştir. Davacı bizzat kendisinin vekaletname verdiği vekili aracılığı ile davayı açmış ve takip etmiştir. Dosya içerisinde mevcut sağlık kurulu raporlarından, davacının kronik şizofreni hastası olduğu, çalışma gücünün en az 2/3’ünü kaybettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının dava ehliyetine sahip olup olmadığı araştırılmadan dava sonuçlandırılmıştır. Oysa, dava ehliyeti dava şartlarındandır. Bu nedenle, mahkeme, tarafların dava ehliyetine sahip olup olmadıklarını resen gözetmek zorundadır. Nitekim, Medeni Kanun’un 405. maddesinde, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanacağı ve görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamların, noterlerin ve mahkemelerin bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, anılan madde ve HUMK’nun 42. maddesi gereğince, davacının vesayet altına alınması gerekip gerekmediği hususunda vesayet dairesine tezkere yazılması ve sonucu uyarınca işlem yapılması gerekirken mahkemece, kamu düzenine ilişkin bu hususun gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 16.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.