Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12473 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26422 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliği uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece; yapılan yargılama neticesinde 23.428,13- TL maddi ve 8.000,00- TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının % 13 olduğu, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davacı sigortalının %30 müterafik kusurunun bulunduğunun belirtildiği, 10.01.2014 tarihli bilirkişi hesap raporunda maluliyete isabet eden dönem zararları toplamından davacıya iş kazası sigorta kolundan bağlanan gelirin ilk gelire girme tarihindeki ilk peşin sermaye değerinin yarısının ve geçici iş göremezlik ödeneğinin rücu edilebilecek kısmının tenzili ile bakiye 23.428,13- TL maddi zararı bulunduğunun belirtildiği, 22.04.2014 tarihli kararda davacı yararına 23.428,13- TL maddi ve 8.000,00- TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan davacı sigortalının gelirlerinin birleştirildiği tarihte yürürlükte bulunan 5510 sayılı yasanın 54. maddesinde, “ Hem malullük hem de yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse yalnız yaşlılık aylığı bağlanır.Malûllük, yaşlılık, ölüm sigortaları ve vazife malûllüğü ile iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık veya gelirlerden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı, eşitliği halinde ise iş kazası ve meslek hastalığından bağlanan gelirin tümü, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığının yarısı bağlanır.Birinci fıkradaki sıralamaya göre yapılacak değerlendirmeler sonucunda, bir kişide ikiden fazla gelir veya aylık birleştiği takdirde, bu gelir ve aylıklardan en fazla ödemeye imkân veren iki dosya üzerinden gelir veya aylık bağlanır, diğer dosya veya dosyalardaki gelir ve aylık hakları durum değişikliği veya diğer bir dosyadan gelir veya aylığa hak kazanıldığı tarihe kadar düşer.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, 20.11.2013 havale tarihli Kurum yazısında, davacı sigortalıya iş kazası sigorta kolundan 11.02.2005 – 30.11.2011 süresi için toplam 7.066,06- TL gelir ve 27,04- TL sosyal yardım zammı ödendiğinin, yaşlılık aylığına hak kazandığı 01.12.2012 tarihinden itibaren iş kazası sigorta kolundan bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin 9399,76- TL olduğunun belirtildiği, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda maddi tazminat miktarının davacının maluliyetine isabet eden dönem zararları toplamından ilk gelire girme tarihi olan 11.02.2005 tarihinde bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısının rücu edilebilecek kısmının indirilmesi suretiyle tespit edildiği anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, davanın nitelikçe ... tarafından karşılanmayan zararın giderilmesine ilişkin bulunmasına göre sigortalının hesaplanan zararından olay tarihi ile davacının emekli olduğu tarih arasında iş kazası kolundan kurum tarafından bağlanan gelirin fiilen ödenen miktarının ile 506 sayılı Kanun'un 92. maddesinin uygulanması suretiyle yarıya indirilmiş haliyle hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelirin rücu edilebilir bölümünün indirilerek sonuca göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, sigortalıya yaşlılık aylığı bağlanmadan önce 11.02.2005 tarihi itibari ile bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısının rücu edilebilir kısmının masup edilmesi suretiyle maddi tazminatın fazla hesaplandığı hesap bilirkişi raporunun hükme esas alınması hatalı olmuştur. 3- Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 8.000,00- TL manevi tazminat fazladır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine 01.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.