Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12396 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16826 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davalı Kurumca gönderilen ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın yedi günlük yasal süresi içinde açılmadığından reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, anlaşılmaktadır.Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde; “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü yer almaktadır.Tebligat Kanunu'nun 16.maddesinde; "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." denmiştir. Muhatabın geçici olarak başka yere gitmesi halinde tebligatın nasıl yapılacağını düzenleyen 20.maddede ise; " 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı şahıslar, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka yere gittiğini belirtirlerse; keyfiyet ve beyanda bulunanın adı ve soyadı tebliğ mazbatasına yazılarak altı beyan yapan tarafından imzalanır ve tebliğ memuru tebliğ evrakını bu kişilere verir. Bu kişiler tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. Kendisine tebliğ yapılacak kimsenin muvakkaten başka bir yere gittiğini belirten kimse, beyanını imzadan imtina ederse, tebliğ eden bu beyanı şerh ve imza eder. Bu durumda ve tebliğ evrakının kabulden çekinme halinde tebligat, 21 inci maddeye göre yapılır. (Değişik son cümle: 19/3/2003-4829/4 md.) Bu maddeye göre yapılacak tebligatlarda tebliğ, tebliğ evrakının 13, 14, 16, 17 ve 18 inci maddelerde yazılı kişilere verildiği tarihte veya ihbarname kapıya yapıştırılmışsa bu tarihten itibaren onbeş gün sonra yapılmış sayılır." hükmünü içermektedir.Bu durumda muhatabın geçici olarak tebligat evrakında yazılı adreste bulunmaması halinde muhatabın geçici olarak başka bir yerde olduğu ve bu durum hakkında beyanda bulunanın adı ve soyadının da tebliğ mazbatasına yazılması gerekmektedir. Aksi halde tebligat usulsüz olacaktır. Mevzuat hükümlerine aykırı olarak usulsüz tebliğ halinde ise, tebligat gerçekleşmemiş sayılmaktadır.Tebligat Kanunu ve bu kanunun uygulanması için çıkarılan tüzüğün hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Dolayısı ile bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hakim doğrudan, kendiliğinden denetlemelidir.Somut olayda, davacı gerçek kişi olup mernis adresi olduğu anlaşılan ikametinde ödeme emrinin daimi çalışanı sıfatı ile ...'e yapıldığı, ancak tebliğ evrakında davacının adresinde bulunup bulunmadığı belirtilmediği gibi, belirtilen adreste bulunmaması halinde bu durumun tebliğ mazbatasına da yazılmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle davacı hakkında çıkartılan ödeme emrine ilişkin tebligatın usulüne uygun olmadığı açıktır. Usulüne uygun bir tebliğ bulunmadığından, davanın yasal süresi içinde açılmadığından bahisle reddine karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 10.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.