Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12311 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 15815 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ: Antalya 2. İş MahkemesiTARİHİ: 29/11/2005NUMARASI: 617-460Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 20.04.1982 olduğunun ve 01.07.2004 tarihinden itibari ile emekli olması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, Kurumca kabul edilmeyen 20.04.1982-30.01.1984 tarihleri arasındaki dönemde, 1479 sayılı Yasa'ya göre Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 01.07.2004 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitini istemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuca eksik inceleme ve araştırma ile gidilmiştirDavacının verdiği 27.12.1984 tarihli bildirge üzerine 30.01.1984 tarihinden itibaren vergi kaydına dayanılarak zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilip vergi kaydının 01.01.1980-01.01.1991 tarihleri arasında olduğunun öğrenilmesi üzerine, davalı kurum tarafından önce 20.04.1982 tarihinden itibaren, sigortalı kabul edildiği, vergi kaydının zirai nitelikte olduğunun anlaşılması üzerine girişinin yeniden 30.01.1984 tarihi olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.Gerçekten; davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Yasanın olay tarihinde yürürlükte bulunan 24 ve 25. maddesi olup, Bağ-Kur sigortalılığına kendi adına bağımsız çalışma ile dayanağı olan vergi kayıtları esas alınır.Zirai vergi kaydı ise tarım faaliyetine ilişkin olup tarım faaliyeti 1479 sayılı Yasa kapsamında değildir. Ancak, davacının önceden Bağ-Kur’a tescili bulunduğundan, Kurumca hiçbir araştırma yapılmaksızın davacı tarafından 3780 sayılı yasa ile 1479 sayılı Yasa'ya eklenen geçici 8. madde uyarınca göre yapılan başvuru kabul edilmiş, primler ödenmiş ve Kurum tarafından da kabul edilerek uzun süre kullanılmış ise; davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan Kurumun, davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini indirmesi iyi niyetten uzaktır. Yargıtay H.G.K.’nun 01.10.1997 gün, 1997/10-578 E., 1997/758 K.sayılı kararında da belirtildiği üzere; davacının 20.04.1982-30.01.1984 tarihleri arasında Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri ve Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak zorunlu sigortalı kabul edilmesi gerekir.Somut olayda ise, davalı Kurumca davacının 3780 sayılı Yasa'ya göre, zorunlu sigortalı sayıldığı 20.04.1982-30.01.1984 tarihleri arasındaki nizalı dönem primlerini ödeyip ödemediği araştırılarak açıkça ortaya konmamıştır.Diğer taraftan, yaşlılık aylığı tahsisi için, 1479 sayılı Yasanın 35. maddesinin (a) bendinde öngörülen diğer bir koşulda, yazılı talepte bulunma ve talepte bulunduğu tarihte prim ve her türlü borçlarını ödemiş olmaktır.Mahkemenin, bu yöne ilişkin olarak ta araştırma yapmadığı ortadadır.Mahkemenin, eksik araştırma ve inceleme ile sonuca giderek yazılı şekilde davanın kabulüne karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.