MAHKEMESİ: Ankara 2. İş MahkemesiTARİHİ: 15/12/2005NUMARASI: 1540-1630Davacı, Kurumlar nezdinde geçen ve çakışan süreler dışında geçerli olan sigortalılık süreleri ile 2829 sayılı Yasa'ya göre birleştirilmiş hizmetleri üzerinden yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbitiyle 1.10.2004 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağı bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2- Davacı, her iki Kurumda geçen ve çakışan süreler dışında hizmetlerinin tesbiti ile birlikte hizmet birleştirilmesi yolu ile Sosyal Sigortalar Kurumundan yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitini istemiştir.Mahkemece , davanın kabulü ile; davacıya 01.10.2004 tarihinden itibaren S.S.K.'ca yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmiştir.Davacı, dava dilekçesinde açıkça değişik sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen ve çakışan hizmetlerinin tesbitini talep etmiş olmasına karşın davacının yaşlılık aylığına esas alınan hizmet süreleri tesbit edilerek karar yerinde açıklanmadan doğrudan yaşlılık aylığına hükmolunması isabetsiz olmuştur. Öte yandan davacının, 13.01.1978-15.10.1999 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa'ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olduğu 10.01.2001-31.05.2004 tarihleri arasında toplam 1207 gün sigortalı olarak çalıştığı ve primlerini ödediği 15.09.2004 tarihinde Sosyal Sigortalar Kurumundan yaşlılık aylığı, talebinde bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık aylık bağlayacak Kurumun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı belirgin olarak 2829 Sayılı Yasanın 8.maddesidir. Anılan maddeye göre, birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan Kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir. Maddede öngörülen “yedi yıllık " fiili hizmet süresinin tesbitinde; "takvim yılı" değil çalışılan ve primi ödenmiş fiili hizmet yılının esas alınacağı tartışmasızdır.Somut olayda, davacının son yedi yıllık fiili hizmet süresinin toplamı olan günün içinde fiili hizmet süresi fazla olan Kurumun Bağ-Kur olduğu, başka bir anlatımla davacının aylık bağlanmasını istediği 15.09.2004 tarihinden geriye doğru yedi yıllık fiili hizmet süresi toplamı olan 2520 günün içinde fiili hizmet süresi 1260 günden fazla olan fiili hizmet süresinin Bağ-Kur’a tabi olarak geçtiği,son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde davalı SSK’na tabi olarak geçen sürenin ise, 1207 gün olduğu açık-seçiktir.Hizmetlerin birleştirilerek yaşlılık aylığın da nazara alınması için 2829 sayılı Yasa'nın 7. maddesine göre primlerinin ödenmiş olması gerekir. Bağ-Kur’lu sayılan süreler bakımından primlerin tamamen ödenip ödenmediği açıkça belirlenmeden hüküm kurulması hatalı olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.