Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12259 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 7686 - Esas Yıl 2007
Mahkemesi: Düzce 1 Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTarih: 13.2.2007No: 647-45Davacı, 1.1.1995 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresi olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının ilk prim kesintisinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşı olan 01.05.1995 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.Davanın, yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre, sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Yapılan incelemede, davacının sattığı ürünlerden tarım Bağ-Kur'a ilk prim kesintisinin 1995-Nisan ayında yapıldığı, 1999 yılında prim kesintisinin bulunduğu, deprem nedeniyle Ziraat Odası kayıtlarının hasar görmesi nedeniyle önceden kayıtlı olup olmadığının tesbit edilemediği, davacının yeniden 10.8.2001 tarihinden itibaren ziraat odasına kayıtlı olduğu, Düzce Fındık Tarım Satış Kooperatifi’nde kaydının bulunduğu ancak üyelik başlangıç tarihinin bildirilmediği, davacı adına birden fazla tarım arazi kaydının olduğu ve Kurumca 1.3.1999 tarihinde tarım bağ Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği görülmüştür. S.S. 257 sayılı Düzce Fındık Tarım Satış Kooperatifi tarafından 1995 yılında yapılan kesintinin 22.05.1995 tarihinde, 1999 yılında yapılan kesintinin 20.04.1999 tarihinde Düzce Vakıflar Bankası Bağ-Kur hesabına yatırıldığı görülmektedir.Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2926 sayılı Yasa'nın uygulanmasına ilişkin 26.03.1994 günlü 4 nolu tebliğine göre ürün bedellerinden % 1 oranında tevkifat yapmakla yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin bu tevkifatı yaparak kurum hesabına intikal ettirmek zorunda oldukları, kesinti yaptığı halde Kurum hesabına yatırmayan gerçek veya tüzel kişilerin, Kuruma karşı sorumlu oldukları, bu kesintilerin yasal faiziyle birlikte kendilerinden tahsil olunacağı TCK.'nun 526.maddesi gereğince cezalandırılmaları için suç duyurusunda bulunulacağı bildirildiğinden davacının sattığı ürün bedelinden kesinti yapıldığının tesbiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağından kesinti yapıldıktan sonra Kurum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir.Mahkemece davacının kesintinin bulunduğu 01.05.1995-31.12.1995 tarihleri arasında sigortalı olduğunun kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ve eksik araştırma sonucu istemin tümden reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.Yapılacak iş; 1996,1997,1998 yıllara ilişkin davacıya varsa ürün sattığı kişi, kurum ve kuruluşları açıklattırmak, buralardan ürün bedellerinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmış ise belgelerini getirtmek, davacının Düzce Fındık Tarım Satış Kooperatifi’ndeki kaydının başlangıç tarihini ve devam edip etmediğini araştırmak ve tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonuca gitmektir.Mahkemenin kabulüne göre de; davanın reddine karar verildiği halde davalı Kurum yararına avukatlık ücretine hükmedilmemeside hatalıdır.Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.7.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.