Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12195 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 20691 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi 2-... Davacı, 14.09.2012 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, Dava, davacının davalıya ait işyerinde yaralandığı 14.09.2012 günlü kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının davalının işçisi olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. İş kazasının tespiti istemine ilişkin bu tür davalar 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesinden ( 5510 sayılı Yasa'nın 13.maddesinden ) kaynaklanmaktadır. Anılan maddeye göre, iş kazası, a) sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, c) sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır. Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması ( hizmet akdi ile çalışması) 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 29.03.2013 tarihli müfettiş raporu ile; davacının 10.09.2012-12.09.2012 tarihleri arasında davalı işyerinden hizmet akdine dayalı olarak çalıştığı, sonrasında herhangi bir çalışmasına rastlanılmadığı bu nedenle olayın iş kazası olarak değerlendirilmediği, mahkemece de davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının Kuruma, kaza tarihini de kapsar şekilde 10 günlük yasal sürenin son gününde kuruma bildirildiğini ancak kaza geçirilen işyerinin dava dışı ait olduğu, kazanın meydana geldiği işyerinin davalı şirketi ile alakasının olmaması ve emir talimatların da bu şirket tarafından verildiğinin ispatlanamadığı gerekçeleri ile yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır. Kamu düzenine ilişkin bu tür davalarda mahkemece gerçek durumun resen araştırılıp sonuca gidilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece gerçek durum araştırılmalı ve kurum müfettişleri tarafından dinlenen tanıklar bizzat dinlenilmek sureti ile tanık anlatımları arasındaki belirsizlik ve çelişkiler giderilmeli, davacının olay günü nasıl ve ne şekilde kaza yerinde olduğu hususları açıklığa kavuşturulduktan sonra sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 06.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.