Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12078 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 17585 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazasısonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici nedenlere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 1-Dava, iş kazası sonucu sigortalının sürekli iş görmezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden 17.12.2003 tarihinde gerçekleşen olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının % 61 olduğu, hükme esas bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelmesinde, davalı işverenin % 10 oranında kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. İş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli işgöremezlikte maddi zarar sigortalının zararlandırıcı sigorta olayından önce ve sonraki durumu arasında oluşan farktan ibarettir. Başka bir anlatımla zararlandırıcı sigorta olayı meydana gelmeden önce malvarlığı hangi durumda ise o durumla zararlandırıcı sigorta olayı olduktan sonraki durum arasında ortaya çıkan fark iş kazası veya meslek hastalığı sonucu maddi tazminat isteminin temelini oluşturur. Tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, iş görmezlik ve karşılık kusur oranları, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Tazminat miktarının ise işçinin rapor tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Somut olayda, iş kazasının tespitine dair kesinleşen dosyada alınan 30.12.2008 tarihli heyet raporu ile, iş bu dosyada alınan 15.06.2010 tarihli heyet raporlarında birbirini doğrular mahiyette, davalı işverenin iş kazasının gerçekleşmesinde %10 oranında kusurlu olduğu tespit edilmişken; hesap bilirkişisi tarafından tanzim edilen 30.03.2011 tarihli kök rapor ile 01.08.2014 tarihli ek raporlarda %100 davalı kusuru üzerinden hesap yapılarak çelişkiye düşüldüğü anlaşılmaktadır.Yapılacak iş; davacının talebini aşmamak koşuluyla, iş kazasının gerçekleşmesinde davalı işveren şirketin %10 kusurlu olduğu dikkate alınarak, bu kusur oranı üzerinden davacının maddi zararını hesaplattırmak ve Kurumca sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin, davalı işverenin kusuruna isabet eden rücuya tabi kısımını maddi zarar miktarından indirerek, davacı tarafın temyizi olmadığı gözetilerek usuli kazanılmış haklara riayetle bir karar vermekten ibarettir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı tarafa iadesine 04.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.