Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12003 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21680 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, davalı kurum yönünden davanın reddine, 79.927.68 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince duruşmalı, davalılardan ..... vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26/05/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat .... ile davalılardan .... vekili Avukat ...., kurum Vekili Av. .... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava 14.11.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 35,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davalılardan ...’na yönelik davanın reddine, davacının maddi tazminat isteminin kabulü, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile davalı şirketten tahsiline karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili ile davalılardan .... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemenin maddi tazminatın belirlenmesine ilişkin kararı doğrudur. Ancak maddi tazminatta ıslah yoluyla artırılan bölüme uygulanacak faizin başlangıcı ile manevi tazminatın takdirinde hataya düşüldüğü anlaşılmaktadır. Davacının iş kazası sonucu % 35,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda davacının 3/8 oranında davalı işveren şirketin ise 5/8 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir. Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 25.000,00-TL manevi tazminatın az olduğu açıkça belli olmaktadır. Öte yandan maddi tazminatın ıslahen artırılan bölümüne uygulanacak faizin başlangıcı da hatalı belirlenmiştir.Gerçekten davacı dava dilekçesinde hüküm altına alınacak tazminatlara olay tarihinden itibaren faiz işletilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde talep olunduğu için ayrıca ifade edilmesi gerekmediği halde maddi tazminatın artırılmasına ilişkin 06.05.2014 havale tarihli ıslah dilekçesinde de bu talebini tekrarladığı ve ıslahen artırılan tazminat miktarları içinde faizin olay tarihinden işletilmesine yönelik talebini tekrarlamıştır. İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle açılan davalarda faizin zararın meydana geldiği olay tarihinden itibaren yürütüleceği, haksız eylemle birlikte zarar veren bakımından temerrüde düşüldüğünün kabulünün gerektiği dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarındandır. Hal böyle olunca da davanın niteliğine göre haksız eylemin meydana geldiği tarihten itibaren faize karar verilmek gerekirken, dava konusu olay işçilik alacaklarıyla karıştırılarak, maddi tazminatın ıslahen artırılan bölümü için ıslah tarihinden itibaren faize karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 1.100.00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacı'ya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.