MAHKEMESİ : İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, davalılardan ... ve ...'ın kusurları bulunmadığından açılan davanın reddine, 232.545,12 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan ...'den alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi, davacı vekilince duruşmasız, davalılardan ... vekilince de duruşmalı olarak istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21/02/2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılar vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.KARARDava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davalı gerçek kişiler hakkındaki davanın meydana gelen iş kazasında kusurları bulunmadığından bahisle ayrı ayrı reddine, davalı şirket açısından ise, ihtimalli olarak düzenlenen hesap raporundaki, asgari ücretin 3,77 katı düzeyindeki ücret üzerinden zarar hesaplayan ihtimale üstünlük tanımak suretiyle maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından, iş kazası sonucu davacının sürekli iş göremezlik oranının %15,20 olarak tespit edildiği, hükme esas alınan bilirkişi kusur raporunda davacı sigortalının ve gerçek kişi davalıların kusurlarının bulunmadığının, davalı işveren şirketin ise %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, yerel mahkemece aldırılan ve fakat hükme esas alımayan bilirkişi kusur raporunda davacının %15, davalı gerçek kişilerin %1'er, davalı şirketin %83 oranında kusurlu oldukları yönünde görüş bildirildiği, davalı gerçek kişilerin aynı olay nedeniyle yargılandıkları ve 2005 yılındaki yasa değişikliği nedeniyle şikayet yokluğundan dolayı düşürülen ceza dava dosyasında davalı gerçek kişilerin 4/8'er oranda kusurlu kabul edildikleri, Kurum tarafından düzenlenen iş kazası inceleme raporunda da davacının %30, davalı işverenin ise %70 oranında kusurlu olduğu yönünde belirleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, kusur raporlarında, özellikle tarafların kusurunun aidiyeti noktasında, bilirkişilerce aynı olay nedeniyle farklı değerlendirmelerin yapıldığı ortadadır. Oysaki tazminat davalarında tarafların kusurunun aidiyeti ve dağılımı hiç bir tereddüt kalmayacak şekilde tespit olunmalıdır. İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır. Zira maddi tazminat davalarında sigortalının kazanç kaybının hesaplanmasında davacının kendi kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi yine manevi tazminat davalarında hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır.Hal böyle olunca Mahkemece yukarıda belirtilen kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden eksik araştırma ile neticeye varılması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bunun yanında, zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının maddi zararının hesabında, gerçek ücretin dikkate alınması koşuldur. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı işyeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret gözönünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir.Dosya kapsamı ve davacının kaza tarihindeki yaşı dikkate alındığında, davalı işyerinde yağcı olarak çalışan sigortalının ücretinin asgari ücret düzeyinde olduğun kabul edilmesi gerektiği açık-seçiktir. Bu nedenle davacının ücretinin yasal asgari ücretin 3,77 katı olduğu kabulünden harketle yapılan zarar hesabı da hatalıdır.Yapılacak iş; işçi sağlığı-iş güvenliği konularında uzman bilirkişi kuruluna ceza dava dosyasındaki maddi olguları da dikkate alacak şekilde konuyu yeniden inceletmek, kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde rapor almak, kusur raporu alındıktan sonra davacının kaza tarihindeki ücretinin yasal asgari ücret düzeyinde olduğu kabulünden hareket ederek davacının zararını yeniden hesaplatmak, usuli kazanılmış haklar göz önünde bulundurularak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalılardan ... yararına takdir edilen 1.480.00TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılardan ...'ne iadesine, sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 21/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.