Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11968 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18636 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, ödenmeyen ölüm aylıkları ile ödenen askerlik borçlanma bedelinde iade edilmesi gereken bedelin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının 19.04.2007-01.03.2013 tarihleri arasında mahrum kaldığı ölüm aylıklarının şimdilik 5000 Lirasının 19.04.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile "45.797,51 TL nin 22.06.2007 tarihinden itibaren ödenmesi gereken maaşların ödenmesi gerektiği tarihte ve yine iade edilmesi gereken bedelin tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının murisi ...'in 20.09.1976 tarihinde vefat ettiği, murisinin askerliğinin 1 yıl 11 ay 5 güne karşılık gelen kısmının borçlanıldığı, tutarının 30.05.2007 de ödendiği, davacının 19.04.2007 tarihli ölüm aylığı tahsis talebinin murisi sigortalının 01.10.1973-30.04.1974 tarihleri arasında 210 gün sigortalılığı olduğundan ve askerlik borçlanması ile birlikte toplam 5 yıl sigortalılık süresi bulunmadığından kabul edilmediği ve askerlik borçlanması tutarının davacıya 25.07.2007 tarihli karar ile iade edildiği, davacının murisinin sigorta başlangıç tarihinin 01.08.1972 tarihi olduğunun tespiti için dava açtığı, ... 5.İş Mahkemesi'nin 2010/438E, 2012/568K sayılı, 12.09.2012 tarihli kararı ile davacının murisi ...'in ilk işe başlama tarihinin 01.08.1972 tarihi olduğunun tespitine karar verildiği, davacının söz konusu karar uyarınca ilk talep tarihi olan 19.04.2007 tarihinden itibaren başlamak üzere yeniden ölüm aylığı tahsis talebinde bulunduğu, davalı Kurumun 08.01.2014 tarihli yanıtında, sigortalının işe başlama tarihinin 01.08.1972 tarihi olarak tespitine karar verilmiş olmasına rağmen 20.09.1976 tarihinde vefat ettiğinden beş yıllık sigortalılık süresi gerçekleşmediğinden askerlik borçlanması yaptığı tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanabileceğini belirttiği (davacının ikinci kez askerlik borçlanması ödemesi yaptığını gösteren evrakların dosya içinde bulunmadığı) ve davacıya 01.03.2013 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır. Davacının murisinin ölümü tarihinde yürürlükte bulunan 506 Sayılı Kanun'un ölüm sigortasından aylık bağlama şartlarını düzenleyen 66. maddesine göre; beş yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinde en az 900 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması durumda ölen sigortalının hak sahibi kimselerine aylık bağlanır. Somut olayda, davacının ilk kez ölüm aylığı talebinde bulunduğu 19.04.2007 tarihinde ölüm aylığı yasal koşulları bulunmadığı gerekçesi ile aylık talebinin reddedilmesinin ardından askerlik borçlanması tutarının iade edildiği, mahkemece davacının murisinin sigortalılık başlangıç tarihinin 01.08.1972 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesinden sonra ikinci kez ölüm aylığı tahsis talebinde bulunulduğu, ölüm aylığının askerlik borçlanmasının ödenmesi ile yasal koşulların yerine getirilmesinden sonra bağlandığı anlaşılmaktadır. Davacının ilk tahsis talebinden sonra askerlik borçlanmasını iade aldığı anlaşıldığından karar verildiği gibi 01.06.2007 tarihinde ölüm aylığına hak kazandığından söz edilemez. Ölüm aylığı fark aylık tutarı ve ilk kez ödenip sonradan iade edilen askerlik borçlanması ile ikinci kez yapılan askerlik borçlanması tutarı arasındaki farkın, davacıdan haksız yere alındığından bahisle davalı Kurumdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Kabule göre de, mahkemece kararda taraflara yükletilen görev ve verilen hakların şüphe ve tereddüdü gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması gerekirken bu husus gözetilmeden infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmuş olması hatalıdır.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 03.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.