MAHKEMESİ :İDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde 02/08/1992-17/06/2012 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, davacının 02.08.1992-17.06.2012 tarihleri arasında davalı ... Apartmanında kapıcı olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışmasının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının sigortalı olarak tescilinin bulunmadığı, davalı apartmanın beş katlı, dokuz daireli olduğu, davalı apartmanda doğalgaz aboneliğinin ilk olarak 14.05.1997 tarihinde başladığı ve 22.06.1998 tarihinde son aboneliğin tesis edildiği, davalı apartmanın kalorifer tesisatının tatbik projesinin 19.08.1977 tarihinde onaylandığı, davacının eşinin hizmet cetvelinden 20.02.1992 tarihinde dava dışı işyerindeki çalışmasının sona erdiği tekrar dava dışı başka bir işyerinde 16.11.1996 tarihinde çalışmaya başladığı, davacı tanıklarının beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, tanıkların beyanlarında davacının eşinin başka bir iş bulana kadar davalı apartmanın işlerini yaptığını beyan etmesine rağmen bu husus üzerinde durulmayıp, açıklığa kavuşturulmadan, yetersiz tanık beyanı, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması hatalıdır. Yapılacak iş, davalı apartmandan dava dönemine ilişkin defter ve belgelerini ibraz etmesini istemek, ihtilaflı dönemde komşu apartman kapıcıları ile davalı apartmana yakın bakkal, market ve diğer işyerlerinin çalışan ve sahiplerini tespit edip tanık olarak beyanlarını alarak, davalı apartman sakinleri ile komşu apartman sakinlerinin ifadesine başvurarak ve gerektiğinde mahallinde keşif yaparak, davalı apartmanın daire sayısı, bahçesinin olup olmadığı hususlarını da göz önünde bulundurarak, davacının davalı apartmandaki çalışmasının hangi işleri kapsadığı, çöp toplama, servis yapma, temizlik, merdiven yıkama gibi işleri yapıp yapmadığını saptamak, davacının eşinin dava dışı işyerlerindeki çalışmalarını, tanık beyanlarını da dikkate alarak davalı apartmanın kapıcılık hizmetlerini asli olarak kimin yerine getirdiğini, kapıcılık hizmetinin davacı tarafından yerine getirildiği belirlendiği takdirde bunun hangi tarihten itibaren olduğunu belirlemek, davacının davalı apartmandaki çalışmasının tam süreli ya da part time (kısmi süreli) olup olmadığını, davacının tüm mesaisini davalı apartmana hasredip etmediğini irdelemek, nihayetinde davacının part-time çalıştığının kabul edilmesi halinde, davacının sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saatlik çalışmanın bir günlük çalışma olduğu kuralı ile davacının harcadığı mesainin kaç iş gününe karşılık geldiği, bir uzman bilirkişinin görüşü alınmak suretiyle açıkça saptandıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ...'ne iadesine , 03.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.