MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, tüm çalışmalarının 4/a kapsamında kesintisiz devam ettiğinin tespitiyle, emekliliğe hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu anonim şirketin merkez ve şubelerinde geçen tüm çalışmalarının kesintisiz 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-(a) kapsamında olduğunun tespiti ve emeklilik başvusunun kabulü istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının ... ve Yapı Malz. San. ve Tic. AŞ yönetim kurulu üyesi olduğu, davacının ortağı olduğu şirketin 1023555 sicil numaralı işyerinden bildirilen 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-(a) maddesi kapsamındaki çalışmasının 13.10.2010 tarihinde sona erdiği yine davacının ortağı olduğu şirketin 1137596 sicil numaralı işyerinden 14.10.2010 tarihinde işe girişinin bildirildiği, davacının ortağı olduğu şirketin değişik işyerlerinden bu şekilde giriş çıkışlı hizmetinin bulunduğu, davalı Kurum tarafından 14.10.2010 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-(b) maddesi kapsamında sigortalı kabul edildiği, 15.10.2014 tarihli yaşlılık aylığı tahsis talebinin 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-(b) maddesi kapsamındaki sigortalılığına prim borcu bulunduğundan reddedildiği anlaşılmaktadır. 5510 sayılı Yasanın 4. maddesinde kimlerin sigortalı kabul edileceği sayılmış, 4.maddenin 1. fıkrasını 3 numaralı alt bendinde kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; "anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortaklarının" sigortalı olacakları belirtilmiştir. Bunun yanı sıra 4.4.2015 tarihli 6645 sayılı Kanunun 56. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen ve 23.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddeden de söz etmek gerekir. Geçici 63.maddede; "kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların- ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden ay başı itibarıyla yeniden başlatılır" şeklinde düzenleme getirilmiştir.Somut olayda, davacının 14.10.2010 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-(b) maddesi kapsamında sigortalı kabul edilmesi gerekeceğinden mahkemece davalı Kurumun bu yöndeki işleminin usul ve yasaya uygun kabul edilmesi yerindedir. Ancak 5510 sayılı Yasa'nın geçici 63.maddesinin de göz önünde bulundurulması gerekmekte olup bu hususta değerlendirme yapılmadığından hüküm bu yönü ile hatalıdır.Yapılacak iş, davacının 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-(b) maddesi kapsamındaki sigortalılığının 5510 sayılı Yasa'nın geçici 63. maddesi kapsamına girip girmediğini, davacının prim borcunun olup olmadığını, varsa geçici 63.madde kapsamında sigortalılığının durdurulup durdurulmadığını davalı Kurumdan sormak, böylece davacının 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-(b) maddesi kapsamındaki sigortalılık süresini belirleyip yaşlılık aylığı şartlarına haiz olup olmadığını buna göre değerlendirerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.