Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11945 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15678 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/11/1984 tarihinden itibaren geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddine,2-Davalı Kurumun temyiz itirazlarının kabulüne, 3-Dava, davacının 01.11.1984 tarihinden itibaren davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile davacının, davalıya ait işyerinde 01.11.1984 tarihinden 30.04.1985 tarihine kadar asgari ücret karşılığı kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverenin davacının babası olduğu ve 19.06.2002 tarihinde vefat ettiği, ... sicil numaralı davalı işyerinin 01.03.1982 – 30.04.1985 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında olduğu, bu işyerinden davacı adına 01.11.1984 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak çalışmaların bildirilmediği görülmüştür.Uyuşmazlık, ölü kişi aleyhine dava açılması halinde ne şekilde hareket edileceğine ilişkindir.Bir davada taraf ehliyeti dava şartlarından (HMK m. 114/1-d) olup taraf ehliyeti ise medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür (HMK m. 50). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder (TMK m. 28). Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür (HMK m. 55; HUMK m. 41). Ne var ki, Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması halinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacının, davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nın 124.maddesinde; “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz. 6100 sayılı HMK'nın 124. maddesi uyarınca, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliğinin kabulü mümkün hale gelmiştir. HGK'nun 11.9.2013 gün 2013/14-612 E, 2013/1297 K sayılı kararı da bu doğrultudadır.Somut olayda; davalı olarak gösterilen işverenin davacının babası olduğu ve 19.06.2002 tarihinde vefat ettiği sabittir. Davacının babasının ölümünü bilebilecek durumda olması karşısında davacının kabul edilebilir bir yanılgı sonucu dava açtığından bahsedilemeyecektir. Bu nedenle Mahkemece davacıya, ...m.124 gereğince davayı mirasçılara yöneltme imkanı tanınmasına da gerek yoktur. O halde, ölü kimseye karşı dava açılamayacağı göz ardı edilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, sair hususlar incelenmeksizin 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.