Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11791 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26992 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, 18.07.1995 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, 55.364,43TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, davacının 18.07.1995 tarihinde davalı idarede işçi olarak çalışırken itfaiye aracına bindiği sırada düşerek yaralandığı,bu olay sonrası yapılan tahkikatta Kurumun(....) davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranını %16 olarak belirlediği, davacının bu orandaki(%16) maluliyetini gözeterek öncesinde maddi ve manevi zararlarının tazmini için dava açtığı, açılan bu davada maluliyet oranına yapılan itirazlar neticesinde maluliyet oranının bu kez Kurumca düzeltme kaydıyla %30,20 olarak tespit edildiği, Kurumca yapılan bu yeni maluliyet oranı tespitine rağmen davacının fazlaya ilişkin hakları ile fark maluliyet için dava açma hakkını saklı tutarak %16 oranındaki maluliyete göre davanın neticelendirilmesini istediği, buna göre de Mahkemece 2005/1078Esas sayılı dava dosyasında 30.161,40TL maddi-15.000,00TL manevi tazminatın hüküm altına alınıp bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, davacının işbu davadaki talebinin %16'dan %30,20 oranına artan(%14,20 fark) maluliyeti nedeniyle oluşan maddi kaybınına dair olduğu anlaşılmıştır.Dava konu edilen istemin iş kazasından kaynaklanan zararın tazminine ilişkin olduğunun kabulü sonrasında işbu davada uyuşmazlık konusu olan öncelikli husus, gerek 818 sayılı B.K.’nun 125. maddesi gereğince gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146.maddesinde belirtilen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Somut olayda ise davacı sigortalının talebi 18.07.1995 tarihindeki iş kazası nedeniyle oluşan maddi zararın karşılanması istemine ilişkin olup kazalının fail ve kendisinde oluşan zararı haksız fiil tarihi olan 18.07.1995 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Zira iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında gelişen bir durum nedeniyle kazalının maluliyetin artması gibi bir hal söz konusu olmadıkça kaza tarihi failin ve zararın öğrenildiği tarihtir ve zamanaşımı da bu tarihten başlar. Kurumca kazalının maluliyet oranın tespit edildiği veya “düzeltme” kaydıyla maluliyet oranını artırıldığı tarih zamanaşımı süresinin başlangıcı olarak dikkate alınmaz. Bunun tek istisnası davacı kazalının maluliyet oranında gelişen bir durum nedeniyle meydana gelen artıştır. Oysaki işbu davada böylesi bir durum mevcut olmayıp kazalının maluliyetindeki artış nedeni(%16'dan %30.20'ye artış) Kurumun değerlendirme hatasından kaynaklanan düzeltme kaydını içermektedir. Hal böyle olunca dava konusu talep bakımından 10 yıllık zamanaşımı süresi fazlasıyla geçmiş olup davalının süresinde zamanaşımı definde bulunduğu da gözetildiğinde açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekildi kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 25/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.