Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11685 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19585 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İŞ) Mahkemesi Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitiyle sigorta başlangıç tarihinin 27.06.2014 olduğuna karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava; davacının davalılara ait işyerinde 27.06.2013 – 23.08.2013 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı olarak gösterilen ...'ın davalı ...'ın temsilcisi olduğu, davalılardan ...'a ait işyerinden davacı adına 08.08.2013 tarihli işe giriş bildirgesi düzenlendiği ve 08.08.2013 – 09.09.2013 tarihleri arasında davalı Kurum'a hizmet bildirildiği, davacı ve davalı ... arasında 27.06.2013 tarihinden itibaren 1 yıl sürecek “istihdamı zorunlu personel sözleşmesi” imzalandığı, 2013/8-9. aylarda dönem bordrolarında ismi bulunan tanık ... tarafından; kendisinin şoför olarak çalıştığının, kendisinin çalıştığı dönemde gıda mühendisi olmadığının beyan edildiği, yine 2013/9. ay bordrosunda ismi bulunan tanık ... tarafından; davacıyı ofiste bir kere gördüğünün, davacının gıda mühendisi olarak çalışacağına dair söylenti olduğunun, ancak davacının hiç işe başlamadığının beyan edildiği, davacı tarafından ise davalının kendisine “ iş yok, gelmene gerek yok, iş olduğu zaman ben sana haber vereceğim ” şeklinde beyanlarda bulunulduğunun ve davalıya ait işyerinin açılması aşamasında diplomasından faydalanıldığının iddia edildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Somut olayda; beyanları karara esas alınan tanıklardan olan ve 2013/8-9. aylar dönem bordrolarında ismi bulunan tanık ... tarafından; kendisinin çalıştığı dönemde gıda mühendisi olmadığının beyan edildiği, ancak davacının 08.08.2013 – 09.09.2013 tarihleri arasında davalı işyerindeki çalışmalarının davalı Kurum'a bildirildiği, bu itibarla tanık beyanının yazılı delil ile çeliştiği, tanık 'in de 2013/9. ayda bildiriminin bulunduğu, öte yandan; davacı ile davalı ... arasında 27.06.2013 tarihinde “istihdamı zorunlu personel sözleşmesi” imzalandığı ve davacının çalışmalarının sözleşmenin imzalanmasından yaklaşık bir buçuk ay sonra davalı Kurum'a bildirilmeye başlandığı göz ardı edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur. Mahkemece yapılacak iş; bordrolarda isimleri bulunan diğer kayıtlı çalışanları ve davalı ... tarafından işyeri açma işlemleri sırasında muhasebeci olarak bildirilen ile diğer elemanları dinlemek, davacı ile davalı ... arasında imzalanan sözleşme tarihi ile hizmet bildirilmeye başlanılan tarih aralığını ve davalı ...'ın davalı ...'ın temsilcisi olduğunu da değerlendirerek toplanan deliller ışığında sonuca gitmekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 26.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.