Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1133 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 19584 - Esas Yıl 2006
Mahkemesi : Çorum İş MahkemesiTarih : 02.10. 2006No : 1867-2117Davacı, ilk prim kesintisinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tarim Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeblere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının sattığı ürün bedelinden ilk prim kesintisinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren dava tarihi olan 31.05.2006 tarihleri arasında S.S.K.'na tabi zorunlu sigortalı olduğu süreler dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece davacının 01.06.1998 tarihi ile dava tarihi olan 31.05.2006 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı olduğu 26.01.2001-05.04.2004 ve 14.05.2004-07.06.2005 tarihleri arasındaki süre dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş buprim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan p.e. İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Ş. Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Yapılan incelemede, davacının sattığı ürün bedelinden 20.05.1998 tarihinde prim kesintisi yapıldığı, Ç. Şeker Fabrikasınca davacının 1994,1995,1996,1998,1999,2000,2001,2002,2003,2004 yıllarında ekim yapmadığının bildirildiği, davacının ihtilaflı dönemde S.S.K. hizmet cetveline göre 26.01.2001-05.04.2004 tarihleri arasında ve 14.05.2004-07.06.2005 tarihleri arasında kesintisiz sigortalı çalışmasının bulunduğu, davacının zirai arazinin bulunmadığı, ziraat odası ve kooperatif kaydının olmadığı anlaşılmaktadır.Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.Somut olayda davacının 26.01.2001-05.04.2004 ve 14.05.2004-07.06.2005 tarihleri arasındaki S.S.K.'na tabi zorunlu sigortalı çalışmaları kısa süreli çalışma olmayıp blok çalışma niteliğinde olup bu çalışmanın 05.04.2004 ve 07.06.2005 tarihlerinde sona ermesinden sonra prim yatırmadığı , sattığı ürün bedelinden de prim kesintisi yapıldığına ilişkin bir belgenin dosyada bulunmadığı görülmektedir.Mahkemece kesintinin bulunduğu 01.06.1998-31.12.1998 tarihleri arasındaki dönem yönünden tesbit kararı verilmesi yerinde ise de prim kesintisinin bulunmadığı ve tarımsal faaliyetin kanıtlanamadığı 01.01.1999-25.01.2001, 05.04.2004-13.05.2004 ve 07.06.2005-31.05.2006 tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin istemin soyut zabıta araştırması ve muhtarlık bildirimine dayanılarak kabul edilmesi isabetsiz olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.