Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11196 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 4326 - Esas Yıl 2007





Mahkemesi : Tokat İş MahkemesiTarih : 21.12.2006No : 1146-1588Davacı SSK'lı sigortalısı olduğu günler hariç 1.6.1995 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlerle davalı kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı 01.06.1995 tarihinden itibaren, SSK’lı süreleri hariç 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiştir Mahkemece davacının SSK’lı süreleri hariç 01.06.1995 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Yapılan incelemede davacının Ziraat Odası’na 26.2.2005 tarihinden itibaren kayıtlı olduğu, Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne 31.3.2005 tarihinden itibaren kayıtlı olduğu, Tarım Kredi Kooperatif kaydının araştırılmadığı, üzerine kayıtlı zirai arazisinin bulunduğu, tarımsal kredi kullanıp kullanmadığının araştırılmadığı, 2005 yılı için çiftçilik belgesinin olduğu, davacının sattığı ürün bedelinden yapılan ilk prim kesintisinin 23.05.1995 tarihinde bankaya yatırıldığı, 30.4.2004 tarihinde de prim kesintinin olduğu, 9.12.1997-31.12.1997 tarihleri arasında 23 gün, 1998 yılında 360 gün, 1.1.1999-26.4.1999 tarihleri arasında 116 gün, 16.11.2000-31.12.2000 tarihleri arasında 43 gün, 3.1.2001-30.3.2001 tarihleri arasında 87 gün SSK lı çalışmalarının bulunduğu görülmektedir. Mahkemece kesintinin bulunduğu 01.06.1995-31.12.1995 tarihleri arasında ve 01.05.2004 sonrası tarihler yönünden verilen tespit kararı yerinde ise de; prim kesintisinin bulunmadığı ve tarımsal faaliyetin kanıtlanamadığı 01.01.1996-30.04.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.Yapılacak iş davacıya ihtilaf konusu olan 01.01.1996-30.04.2004 tarihleri arasındaki dönem yönünden Tarım Kredi Kooperatifi’ne kayıtlı olduğu tarihleri tespit etmek, kayıtlı olmadığının anlaşılması halinde 01.01.1996-30.04.2004 tarihleri arasını reddetmek, kayıtlı olduğu anlaşılırsa davacının 9.12.1997-26.4.1999 tarihleri arasındaki uzun süreli SSK’lı çalışmasını da dikkate alarak ve tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonuca gitmektir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 03.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.