Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10681 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 3844 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Yozgat 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 20/12/2006NUMARASI: 1276-1595Davacı, 01.01.1991-06.11.2004 tarihleri arasında S.S.K.'lı hizmetleri hariç 2926 sayılı Yasa kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 1.01.1991-06.11.2004 tarihleri arasında Sosyal Sigortalar Kurumu'na tabi çalışmaları dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiş, mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, Tarım Satış Kooperatifler Kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının tarım Bağ-Kur sigortalılığının resen tescil ile 01.01.1991 tarihinden itibaren başlatıldığı, sigortalılığının devamı sırasında 01.05.1991 - 15.04.1994, 15.07.1995 - 01.11.1995, 06.11.2004 - 25.03.2005, 04.10.2005 - 01.11.2005 ve 13.12.2005 - 30.06.2006 tarihleri arasında SSK.'na tabi çalışmalarının bulunduğu, Kurumun 1.5.1991 tarihinde S.S.K.'na tabi sigortalı çalışmayı dikkate alarak 30.4.1991 tarihi itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalılığını sona erdirdiği, davacının Ziraat Odası ve tarım kredi kooperatifine üye olmadığı, Ziraat Bankası ile ilişkisi, Pancar Kooperatifi kaydı ile ve T.M.O.'ne ve Şeker Fabrikasına erdirdiği ve sattığı ürün bedellerinden prim kesintilerinin bulunup bulunmadığının mahkemece araştırılmadığı, tapulu zirai arazisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımındanTarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve bu çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Somut olayda davacı 01.05.1991-15.04.1994 tarihleri arasında 1064 gün uzun süreli 506 sayılı Yasa'ya tabi sigortalı olup 2926 sayılı Yasa'ya tabi sigortalılığı 30.04.1991 tarihinde sona ermiştir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yeniden başlatılması için bu çalışmanın bitmesinden sonra prim ödenmesi veya satılan ürün bedelinden prim kesintisi yapılmış olması gerekli olup dosyada 15.04.1994 tarihinden sonra ürün bedelinden prim kesintisi yapıldığına ilişkin bir belgede bulunmamaktadır.Yapılacak iş; varsa davacıya ürün sattığı kişi veya kuruluşları açıklattırmak, bu kişi veya kuruluşlardan satılan ürün bedelinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak, belgelerini getirtmek, prim kesintisi bulunması halinde başka zirai amaçla kooperatiflere kayıtlı olup olmadığını araştırıp tüm deliller birarada değerlendirilip çıkacak sonuca göre hüküm kurmaktır.Diğer yandan davacının 1991 yılında 254, 1992 yılında 360, 1993 yılında 360, 1994 yılında 90, 1995 yılında 106 gün 506 sayılı Yasa'ya tabi çalışması olduğu halnde mahkemece 1991 yılında 360, 1994 yılında 90, 1995 yılındaki 106 günlük çalışmanın dışlanmasına karar verilmesi de kabul şekli bakımından hatalı olmuştur. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.