Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10677 - Karar Yıl 2003 / Esas No : 10994 - Esas Yıl 2003





Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.2.1985-31.5.1986 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1- Davacı, dava dilekçesinde davalı olarak gösterdiği Hasan'ın ölü olduğunu açıklamıştır. Ölümle taraf ehliyetinin son bulacağı açıktır. Hal böyle olunca ve özellikle dava dilekçesinin içeriğine göre davacının iradesinin işveren Hasan'ın mirasçılarını davada taraf olarak göstermeye yönelik olduğu açıktır. Dava, davalı işyerinde geçen ve kuruma bildirilmeyen çalışmaların tesbitine ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir. Anılan madde gereği, bu davalarda SSK. Başkanlığı ile birlikte işverenin de davada taraf olarak gösterilmesi gerekir. Zorunlu dava arkadaşlığının olduğu hallerde, davalılardan birinin dava tarihinden önce ölü olduğu belirlense bile davanın red edilmeyip, mirasçılarının tesbit edilerek davada yer almalarının sağlanması ve bu suretle taraf teşkilinin tamamlanması, hak ve menfaatler dengesiyle usul ekonomisine uygun düşer (Prof. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 2001 basım Cilt 1, sf. 894 vd.). 4.5.1978 gün 4/5 sayılı içtihadı birleştirme kararının zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu halleri kapsamadığı açıktır (HGK. 17.2.1982 gün 632-123, 6. HD. 9.10.1989 gün 4578-8766). Bu durumda dava ekonomisi, hizmet tespiti davasının Anayasa'da ifadesini bulan temel haklardan sosyal güvenliğe ilişkin oluşu, davacının dava dilekçesinden anlaşılan iradesi dikkate alınarak, davalı işveren mirasçılarının nüfus kayıt örnekleri getirtilerek tespit edilmesi, giderek davacıya işveren mirasçılarını gösterir veraset ilamı alması ve bu yönde dava açması için yetki ve önel verilmesi, mirasçılar belirlendikten sonra davaya katılmaları sağlanarak, taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasına girilerek yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.