Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1057 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6628 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, 08/06/1999-28/07/2004 tarihleri arası çakışan...'lı süreleri hariç 1479 sayılı Yasaya tabi esnaf Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacının 8.6.1999-28.7.2004 tarihleri arasındaki kısa süreli....'lı çalışmalar dışlanmak sureti ile 1479 sayılı Yasa kapsamında .... sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının 8.6.1999-28.7.2004 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa uyarınca sigortalı sayılması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 1.1.1984-14.11.1984, 8.6.1999-28.7.2004 tarihleri arasında esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin bulunduğu, prim borcu bulunması nedeni ile davacının 1.1.1984 tarihinde başlayan sigortalılığının 5510 sayılı Yasanın geçici 17. maddesi uyarınca aynı tarih (1.1.1984) itibari ile durdurulduğu, davacının 29.11.1983-14.11.1984 tarihleri arasında kahve işletmeciliği nedeni ile, 8.6.1999-28.7.2004 tarihleri arasında ise nakliye işi nedeni ile vergi kaydının bulunduğu, oda kaydının bulunmadığı, 1981-2010 yılları arasında kısa süreli SSK'lı çalışmalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. 30.04.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın geçici 17. maddesinde; "Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanır." hükmü yer almaktadır. 14.01.2009 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa gereğince Kendi Adına ve Hesabına Bağımsız Çalışanlardan 5 yılı Aşan Süreye İlişkin Prim Borcu Bulunanlar İçin Yapılacak İşlemler Hakkında Tebliğin " Kapsamda Bulunan Sigortalılar" başlıklı (A) maddesinin 1. bendine göre, 02.09.1971 tarihli, 1479 sayılı ve 17.10.1983 tarihli, 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde 30.04.2008 tarihi itibari ile beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılarla bunların hak sahipleri söz konusu Geçici 17. madde hükümlerinden yararlanabilirler. Davacının sigortalılığı 5 yılı aşkın prim borcu bulunması nedeni ile 5510 sayılı Yasanın Geçici 17. maddesi gereğince 1.1.1984 tarihi itibariyle durdurulmuştur. Sigortalılığı durdurulan sigortalı 5510 Sayılı Yasa'nın Geçici 17. maddesinden yararlanarak Kurumca sigortalı sayıldığı sürelerin cari primlerini her zaman ödeyebilir. Hal böyle olunca uyuşmazlık konusu olmayan sürelerin yeniden tespitinde davacının hukuki yararının bulunmadığı gözetmeksizin davanın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.