Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10490 - Karar Yıl 2004 / Esas No : 6864 - Esas Yıl 2004





Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1.9.1987 - 18.8.1996 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, davalı şirkete ait "kireç ocağı" işyerinde 1.9.1987 - 18.8.1996 tarihleri arasında sürekli çalıştığının tesbitini istemiştir. İstek tanık beyanı ve kesinleşmediği anlaşılan Ankara Üçüncü İş Mahkemesinin 1996/1249 - 1997/1096 karar sayılı işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası ile bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm altına alınmış ise de bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır. Gerçekten bu tür hizmet tesbitine yönelik davaların Kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği yön-temince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlemeli, daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli ve dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde çalışan işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ya da komşu ve yakın işyerlerinde çalışan kayıtlı tanıklar olması sağlanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16.9.1999 gün 1999/21-510 527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Somut olayda ise yukarıda açıklanan şekilde bir inceleme yapılmadığı ortada olup hükme esas alınan bilirkişi raporu dahi yeterli değildir. Mahkemece yapılacak iş; yukarıda açıklanan şekilde davanın niteliğine uygun olarak inceleme yapılmakla birlikte, öncelikle, davacının açık kimliği ve doğum tarihi tesbit edildikten sonra, işyeri ve işverenlere ait çalışma dönemini kapsayan davacı ile ilgili tüm kayıt ve belgeleri varsa ücret bordroları birlikte istenmeli, davacıya ait Sosyal Sigortalar Kurumun'da bulunması gerekli şahsi sicil dosyası ile işyerinin Kurumda bulunan işyeri sicil dosyası eklenmeli ve çalışma dönemini kapsayacak şekilde İşyerinden Sosyal Sigortalar Kurumu'na bildirilen dönemin bordrolarının tümü de dosyaya konmalıdır. Davacının açık kimliği ile birlikte kayıtlı olduğu askerlik şubesinden de askerlik durumu ve süresi sorulmalı, işyerinin gerçek adresi yöntemince araştırılarak belirtilen bilgi ve belgeler bu adresten istenmelidir. Eklenen belgeler ve yapılacak değerlendirmelerden sonra yukarıda belirtildiği üzere işyerinde kayıtlı bordro tanıkları, bunların tesbit edilememesi halinde ise komşu ve yakın işyerlerinde aynı dönemlerde çalışan kayıtlı tanıklar dinlenmelidir. Davanın niteliği dikkate alınarak gerektiğinde resen yapılacak araştırma ve incelemeler ile çalışmanın niteliği ve süresi saptanmalı, davada hak düşürücü sürenin bulunup bulunmadığı dahi değerlendirildikten sonra gerektiğinde iş ve sosyal güvenlik hukuku konusunda uzman bir bilirkişiden varsa çalışma dönemleri ve bildirimsiz sürelere ait çalışma ücreti ve dönemlerini gösterir, yöntemince raporda alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Söz konusu fiili ve hukuki gerekçeler ve özellikle, 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesi hükümleri dikkate alınmadan, kesinleşmediği anlaşılan ve sadece esaslı delil sayılabilecek işçilik haklan dava dosyası ile tüm çalışma dönemlerini kapsamayan kısmi bordro tanık beyanları ile eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 2.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.