Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10434 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 13391 - Esas Yıl 2009





Davacı, murisinin 09.01.2007 tarihinden geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti ile SGK 23. madde gereği gelir bağlanması gerektiğine karar verilmesini İstemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı işveren K... A.Ş.'nin tüm temyiz İtirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davalı SGK'nun temyizine gelince; Dava, nitelikçe davacının murisi Ali'nin davalının işçisi olarak Irak'ta istihdam edilmek üzere Bağdat'a götürülmekte iken yolculuk sırasında bulunduğu uçağın düşmesi sonucu 09.01.2007 tarihinde gerçekleşen Ölümünün iş kazası olduğunun tesbiti istemine ilişkindir. İddia, savunma dosyadaki bilgi ve belgelerle dinlenen tanık beyanlarından, davacının murisi Ali'nin davalı şirketin Bağdat'daki işyerinde çalışmak üzere 34 arkadaşı ile birlikte Moldova Havayollarına ait yolcu uçağı İle Adana'dan hareket edildiği, ancak uçağın Bağdat hava alanı yakınında düştüğü, murisin ve diğer yolcuların öldüğü, gerçekleşen olayın davalı işveren yönünden "iş kazası" olduğu tartışmasızdır. Eldeki davada uyuşmazlık olayın SGK yönünden 506 sayılı Yasa'nın 11. maddesine göre "iş kazası" sayılıp sayılmayacağı ve SGK'nun davacılara 506 sayılı Yasada iş kazası sigorta kolundan öngörülen yardımları yapmakla yükümlü olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dosya İçeriğinden yurt dışında çalışmak üzere götürülmekte iken, kazaya maruz kalan işçinin uzun vadeli sigorta kolları olan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası bakımından topluluk sigortasına tabi olduğu iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı topluluk sigortası yapılmadığı anlaşılmaktadır. Kamu hukuku alanına giren Sosyal Güvenlik Hukuku'nun hizmet akdiyle çalışanlar yönünden başlıca kaynağını oluşturan olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa, SGK'na yükümlülükler getiren bir sosyal güvenlik sözleşmesi veya topluluk sigortası bulunmadığı takdirde kural olarak Türk milli sınırları içerisinde ve Türkiye'de tescilli işyerleri ve işverenler ile kanun kapsamındaki işçiler için uygulanabilir. Başka bir anlatımla 506 sayılı Yasa'nın uygulama alanı devletin hükümranlık sahası ile sınırlı olup, ülke sınırları dışında uygulanamaz. 506 sayılı Yasa'nın ülke dışında meydana gelen sigorta olaylarında uygulanabilmesi SGK'na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kol-larını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilir. Somut olayda, davacı murisinin davalı işverenin yurtdışında Irak'ta bulunan işyerine çalışmaya giderken, zararlandırıcı olaya maruz kaldığına ve Irak ile Türkiye arasında SGK'yı yükümlülükler altına sokan sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmadığına ve topluluk sigortası iş kazasını kapsamadığına göre olayın SGK yönünden iş kazası sayılması ve giderek SGK'nun 506 sayılı Yasa gereğince sorumlu olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilmeden dava konusu olayın SGK yönünden de iş kazası sayılmasına karar verilerek "iş kazasından" SGK'da 506 sayılı Yasa gereğince sorumlu olması sonucunu doğuracak biçimde yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykın olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum'un temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının temyiz edenlerden İlgiliye yükletilmesine, 25.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.