Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10423 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10341 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, hakkında yapılan takibin durdurulmasına ve iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, ödeme emrilerine konu prim borçlarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurumu Başkanlığı iş müfettişince düzenlenen raporda tespit edilen sigortalılara elden ödenen ücretlerin sigorta primine esas kazanca dahil edilmemesinden kaynaklandığı ve Kurum tarafından yapılan işlem ve çıkartılan ödeme emrinin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 11/09/2012 tarih 2006/12 ila 2011/4 aylarına ilişkin sayı ve sayı1 takip dosya numaralı prim ve işsizlik sigortası primi borçları ile ilgili davacılar ve ortakları adına ödeme emri çıkartıldığı, davanın 7 günlük hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı, Kurumun 21/06/2011 tarih sayılı yazısı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurumu Başkanlığı iş müfettişliğince düzenlenen tarih sayılı rapora istinaden fiilen/kayden çalıştığı tespit edilen sigortalılara dair belgelerin 5510 sayılı Kanun'un 86/7 maddesi gereğince bir ay içerisinde düzenlenerek Kurum'a bildirilmesi gerektiğinin davacılara tebliğ edildiği, ancak istenilen belgelerin re'sen düzenlendiğine ilişkin bilgi ve belgeler ile bu belgelerin davacılara tebliğ edildiğine ilişkin tebligat evraklarının dosyada bulunmadığı ve mahkemece 5510 sayılı Kanun'un 86/7. maddesinde yazılı prosedürün uygulanıp uygulanmadığının denetlenmediği anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde ödeme emrine karşı dava açma süresi 7 gün ile sınırlandırmıştır. İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297 ve 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı Kararları).Ödeme emrinin iptaline yönelik dava “menfi tespit” niteliğinde olup, maddede belirtilen; “böyle bir borcu olmadığı”, “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” yönündeki iddialar dışında yeni ve ayrı bir itiraz nedeni ileri sürülemeyecektir. İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir düzenlemeye 6183 sayılı Kanunda yer verilmemiş olması karşısında, 7 günlük hak düşürücü süreyi geçiren borçlunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açma olanağı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.10.2007 gün ve 2007/21-623- 717 ve 26.04.2006 gün ve 2006/21-198-249 sayılı Kararları).Öte yandan; 5510 sayılı Kanun’un 86/7. maddesinde; “(Değişik yedinci fıkra: 17/4/2008-5754/50 md.) Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır. “ denilmektedir.Somut olayda, 5510 sayılı Kanun'un 86/7. maddesi gereğince, davalı Kurum'un re'sen düzenlediği belgelerin davacıya tebliğ edilip edilmediği, buna karşı davacının bir ay içerisinde ilgili Kurum ünitesine itiraz edip etmediği, itiraz edilmiş ise, bu itiraza ilişkin ilgili Kurum ünitesince herhangi bir karar verilip verilmediği, kararın davacıya usulünce tebliğ edilip edilmediğine ilişkin bilgi ve belgeler ilgili Kurum ünitesinden getirtilmelidir. 5510 sayılı Kanun'un 86/7. maddesindeki prosedüre uygun bir şekilde Kurumca re’sen düzenlenen belgelerin davacıya tebliğ edilmediğinin anlaşılması durumunda prosedür tamamlanmadan davacılara 6183 sayılı Kanun gereğince ödeme emri tebliğ edilemeyecektir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 21.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.