MAHKEMESİ: Ankara 1. İş MahkemesiTARİHİ: 20/12/2006NUMARASI: 2006/181-2006/713Davacı iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı ile davalılardan kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere davalı kurum avukatının temyizden vazgeçmeye yetkisinin bulunmamasına göre davalı SSK Başkanlığı ile davacının sair temyiz itirazlarının reddine.2- Dava 03.01.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 42,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davacının olay tarihindeki işvereninin dava dışı O. Y.Ş.olup davalı şirketle anılan işverenliğin bir ilgisinin bulunmadığı, davanın işveren aleyhine açılması gerektiğinden bahisle, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karar süresinde davacı ile davalı SSK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.Yerel mahkemenin kararı aşağıda açıklanan nedenlerle hatalıdır.Öncelikle; Davacı vekili 12.06.2006 tarihli dilekçesi ile davalı SSK başkanlığına yönelik davasını atiye bıraktığını açıklamış ve davalı SSK Başkanlığı vekilince de buna karşı koyulmamıştır. Bu duruma göre SSK Başkanlığına yönelik davayı atiye bırakılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde anılan davalı bakımından da davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Davacının temyiz itirazlarına gelince; iş yerinin olay tarihindeki sahibinin diğer bir deyişle davacının olay tarihindeki işvereninin dava dışı O.Y.Ş.olduğu ve dava konusu iş kazasının meydana geldiği işyerinin kazadan sonra 11.03.2005 tarihinde davalı şirket tarafından devir alındığı, aynı tarihte işyerinde çalışan işçilerinde davalı şirket adına girişlerinin kuruma bildirildiği, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşıldığı gibi ,taraflar arasında da uyuşmazlık konusu değildir. Esasen yerel mahkemenin kabulü de bu doğrultudadır. Ticari işletmenin devri halinde, devirden önceki borçlardan devir edenin de, devir alanla birlikte müteselsilen sorumlu olması Yasa gereğidir. Mahkemece B.K.'nun 179 ve İİK'nun 44. maddelerine aykırı olarak devir alan işverene yönelik davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi isabetsizdir.Öte yandan SSK Başkanlığı’na yönelik davanın atiye bırakılmış olmasına göre; davalı şirket ile davacı arasında hizmet ilişkisinin bulunmadığının kabulü halinde, davalı şirkete yönelik davaya iş mahkemesinde bakılamayacağı da ortadadır. Mahkemece bu maddi ve hukuksal olguları dikkate almadan yazılı şekilde hüküm kurmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacı ile davalı SSK Başkanlığı’nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.