Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10389 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14776 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının 1986 yılından 2008 yılına kadar davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Aynı zamanda 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesi ile hizmet tespitine ilişkin bu tür davaların 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği düzenlenmiştir. Bu maddede; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverence davacı adına 22.11.2001 tarihinden itibaren değişik işyerlerinden bir çok işe giriş bildirgesinin verildiği ve bu tarihten itibaren 30.09.2004 tarihine kadar bu işyerlerinden girişli çıkışlı olarak hizmetinin bildirildiği, davalının ..... ile .......nden aldığı ihaleli işlere ilişkin belgelerin getirtildiği, davacının 06.12.2012 tarihli duruşmada, davalının yanında 1986 yılından 2002 yılına kadar her yıl 3-4 ay boyacılık yaptığını, 2002 yılından 2006 yılına kadar da her yıl ortalama 3 ay çalıştığını beyan ettiği, davacı vekilinin 02.07.2013 havale tarihli dilekçesi ile davacının hangi tarihte, hangi inşaat işinde çalıştığına ilişkin beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda, davalının ihale ile aldığı işlerde davacının bir kısım hizmetlerini bildirdiğinden davacı ile davalı arasında hizmet akdinin varlığının kabulü gerekir. Ancak çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.Yapılacak iş, davacının duruşmadaki beyanını ve davacı vekilinin 02.07.2013 havale tarihli beyan dilekçesini de göz önüne alarak davacının hangi tarihlerde hangi inşaatta çalıştığını araştırmak, bu işyerlerine ve davacının hizmetinin bildirildiği işyerlerine ilişkin dönem bordrolarını getirtmek, davacının bildirimi yapılan işyerlerinde bildirilen süreden fazla çalışmasının olup olmadığını, başka işlerde çalışmasının bulunup bulunmadığını araştırmak, bunun için dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve hak düşürücü sürenin söz konusu olup olmayacağını da göz önünde bulundurarak gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.