MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacılar, iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebepler ile temyizlerinin kapsamına göre davalı şirketler vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.2-Dava, 12.10.2010 tarihindeki iş kazasında yaralanarak %59 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi-manevi zararları ile onun eş ve çocuklarının manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Mahkemece;, davacı ... içen 257.296,00-TL maddi-80.000,00-TL manevi, eşi .... içen 27.500,00-TL manevi, çocukların her birine 7.500,00-TL manevi olmak üzere toplam 387.296,00 TL tazminatın olay tarihi olan 12.10.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı işverenlerden tahsili ile davacılara ödenmesine, manevi tazminat yönünden fazla talebin reddine, karar verilmiştir.Tazminatın saptanmasında ilke olarak sigortalının maddi zararı hesaplanırken öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin açıkça saptanması gerekmektedir. Gerçek ücretin ise işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarından saptanacağı, işçinin imzasının bulunmadığı iş yeri ve sigorta kayıtlarının nazara alınamayacağı, işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordrolarının bulunmaması durumunda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir. Değinilmesi gereken diğer bir hususta manevi tazminatın belirlenmesi ve miktarına ilişkin olup gerek 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 .maddesi, gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir. Bu açıklamalar sonrasında somut olaya geldiğimizde; davacı sigortalının kaza anında kaynakçılık yaptığı gözetilerek alması gereken ücretinin yalnızca Esnaf ve Sanatkarlar Odasından sorulması ile neticeye varılması eksiklik olduğu gibi yine tarafların sosyal ekonomik halleri, kusur durumları, iş kazası tarihi ile yaralanmanın niteliği gözetildiğinde davacı sigortalı için hüküm altına alınan manevi tazminat da fazladır.Mahkemece yukarıda belirtilen bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yapılacak iş; öncelikle davacı kazalının yaş ve kıdemi de belirtilerek olay tarihinde alabileceği günlük net ücretini TUİK, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile ilgili meslek odalarından sormak, buralardan gelecek neticelere göre davacının durumuna en uygun ücreti belirleyerek maddi zararını yeniden hesaplatmak, yine davacı kazalı İlter için daha uygun miktarda manevi tazminata karar vermekten ibarettir.O halde, davalı şirketler vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 21.06.2016 günü oybirliğiyle karar verildi.