MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebeplere göre davalı şirket vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine.2-Dava, 05.04.2005 tarihli iş kazasında yaralanarak %18,2 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Mahkeme, 22.607,00-TL maddi, 30.000,00-TL de manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Gerek 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 .maddesi gerekse de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.Bu açıklamalar sonrasında somut olayda; tarafların sosyal ekonomik halleri, davacı kazalının maluliyet oranı ile özellikle iş kazası tarihi gözetildiğinde hüküm altına alınan 30.000,00-TL miktarlı manevi tazminat fazladır.Bunun yanında somut olayda, Bakırköy 2. İş Mahkemesine ait 2005/2141 Esas sayılı dava dosyasında alınan 05.10.2009 tarihli hesap raporu ile davacının %18,20'lik maluliyet oranına göre maddi zararı tavanı 17.496,42-TL olarak belirlenmiş, davacı da bu miktar maddi zarara karşı herhangi bir itiraz belirtmeden 09.12.2009 tarihli ıslah ile talebini 17.496,42-TL artırmıştır. Bu durumda yargılama konusu 05.04.2005 tarihli iş kazası nedeniyle davacının maddi zararının tavanını 17.496,42-TL oluşturmuş, bu miktar zarar da zaten Bakırköy 2. İş Mahkemesine ait 2005/2141 Esas sayılı dosyasında hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olunca eldeki davada davacının maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazı şekilde kabulü hatalı olduğu da açıktır.O halde, davalı şirketin bunları amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ:Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.