Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 103 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 18410 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, ödediği primlerinin 21/05/1988 tarihinden itibaren ileriye götürülerek yaşlılık aylığının yeniden hesaplanarak, maaş farklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDavacı, yurtdışı çalışması nedeni ile bağlanan yaşlılık aylığının, ödediği primlerin 21.05.1988 tarihinden başlayarak 3.637 gün ileriye götürülerek hesaplanması ve düşük emekli aylıklarının hizmet başlangıcı dikkate alınarak hesaplanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacının primlerine ödemiş olduğu borçlanma tutarına karşılık gelen 3.538 günün sigorta başlangıcı olarak kabul edilen 21.05.1988 tarihinden ileriye gidilerek ilgili dönemlere mal edilmesi, buna göre yeniden davacının yaşlılık aylığının hesaplanarak ödenmesi gereken tarihten itibaren ay be ay faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasa'nın 5. maddesinde; “ Yurtdışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır. ” hükmü yer almaktadır. Somut olayda; davalı Kurum tarafından davacıya gönderilen 03.06.2015 tarihli yazıda; davacının 31.10.2014 tarihli dilekçe ile 21.05.1988 – 21.05.2007 tarihleri arasını borçlanmak istediğinin, bu günlere karşılık gelen 63.201,60 TL'yi ödemeyip 31.12.2014 tarihinde 44.000,00 TL ödeme yaptığının, aylık bağlama işlemlerinde davacının işe giriş tarihi olarak 21.05.1988 tarihinin esas alındığının, ancak yapılan kısmi ödemeye karşılık gelen 3.637 prim ödeme gün sayısının borçlanma tarihinden geriye gidilerek gerçekleştirildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. 3201 sayılı Yasa'nın 5. maddesinin 1. fıkrasına göre; Kurum'ca yapılan borçlanma tahakkuk işlemi yerinde olduğu gibi Kurum'ca düzenlenen borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödenmesi karşısında eldeki davanın reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.