MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.K A R A R1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma kararına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2- Dava, davacının 10.01.2003 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemenin 11.000,00 TL maddi tazminat ile 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair kurulan hükmü taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizce davalının tüm ,davacının sair temyiz itirazları reddolunarak davacının geçici iş göremezlik döneminde % 100 oranında maluliyetinin bulunduğu kabul edilerek maddi zararının hesaplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.Mahkemece, bozma ilamına uyularak 18.792,00 TL maddi tazminatın, 8.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.6100 sayılı HMK'nın 107. maddesinde belirsiz alacak davası düzenlenmiştir. Buna göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak -belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Aynı yasanın 109. meddesinde ise kısmi dava düzenlenmiş olup buna göre de Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.Somut olayda; dava 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra belirsiz alacak davası olarak değil kısmi dava olarak açılmıştır. Bu nedenle bozma ilamı sonrası davacının zararının bakiye kısmı ancak ek dava ile talep edilebilir. Davacı vekilinin 19.10.2014 tarihli talep artırım dilekçesi ile peşin başvuru harcı da yatırılmadığından ortada usulüne uygun açılmış bir ek davadan söz etmek de mümkün değildir. Davacı vekilinin yukarıda tarihi belirtilen dilekçesi ile arttırılan miktar yönünden talebin usul yönünden reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 07/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.