Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10057 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 16844 - Esas Yıl 2006





Mahkemesi : İstanbul 3. İş MahkemesiTarih : 20.9.2006No : 410-547Davacı 13.10.1980-31.12.1993 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalılığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının 13.9.1980-18.12.1985 tarihleri arasında Anonim Şirket yönetim kurulu üyeliği ve 30.4.1991-31.12.1993 tarihleri arasındaki vergi kaydı nedeniyle 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç doğru olmamıştır.1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür. Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 4.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilinin mevcut bulunmadığı gibi, uyuşmazlık dönemine ilişkin primlerinin Kurumca tahsil edilerek uzun yıllar kullanılmış olduğu gibi bir durumun da söz konusu olmadığı, uyuşmazlık dönemlerinde vergi kaydı ile oda kaydının bulunduğu ve sigortalı olmak için Kuruma 22.7.2005 tarihinde başvurduğu anlaşılmaktadır. 1479 sayılı Bağ-Kur kanununda 506 sayılı Yasa'nın 79/10.maddesine benzer şekilde geçmiş günlerin tesbitine yönelik yasal düzenleme mevcut değildir. Başka bir anlatımla Bağ-Kur Kanununda açık bir hüküm olmadığından geçmiş hizmetlerin tesbitine olanak yoktur.24.07.2003 tarihli 4956 sayılı Yasa'nın 47.maddesi ile 1479 sayılı Yasa'ya eklenen Geçici 18.maddede bu kanuna göre sigortalılık nitelikleri taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı, ancak bu kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olan sigortalıların sigortalılıklarının bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olan hesaplanacak prim borçlarının tamamını tebliğden itibaren bir yıl içinde ödemede bulundukları taktirde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir.Somut olayda davacının uyuşmazlık konusu 13.9.1980-18.12.1985 ve 30.4.1991-31.12.1993 tarihleri arasında vergi kaydı bulunmakta ise de 1479 sayılı Yasa'nın Ek. 18.maddesine göre bu dönemin sigortalı olarak kabul edilebilmesi için önceden tescilinin bulunması koşulu gerçekleşmediğinden davacının uyuşmazlık konusu dönemde sigortalı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. HGK.'nun 03.11.2004 tarihli 2004/10-524 Esas, 2004/581 Karar nolu kararı da bu yöndedir. Diğer yandan davacı 1479 sayılı Yasa'ya 14.03.1985 tarihli 3165 sayılı Yasa ile eklenen Ek Geçici 16.maddeye göre süresi içinde Ek Geçici 13.madde gereğince geçmiş hizmetlerini borçlanmayı da talep etmemiştir.Mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.