Mahkemesi : Kozan 1. İş MahkemesiTarih : 11.9.2006No : 388-332Davacı 1989-2003 tarihleri arası tasarruf teşvik primi, işveren katkı payı ve nema alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılara vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalı işverene ait işyerinde 1989 -2003 tarihleri arasında hizmet aktiyle çalışmasına rağmen bu döneme ilişkin tasarruf teşvik kesintileri ile işveren katkı payının ilgili banka hesabına yatırılmadığını belirterek tasarruf teşvik primi, işveren katkı payı ve nema alacağının faiziyle davalı işveren ile davalı Kurumdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.Mahkemece istemin kısmen kabulüyle 2.500.00.-YTL. nema alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru olmamıştırDavanın yasal dayanağı 3417 sayılı Yasa'nın 4. ve 7.maddesi ile 4853 sayılı Yasa'nın 7.maddeleridir. Yürürlükten kaldırılan 3417 sayılı Yasa'nın 4. maddesi işverenlerin işçilerin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında işçiler adına açtıracakları "Tasarruf Teşvik Hesabı'na" yatıracaklarını hüküm altına almış, 7. maddesi ile de işverenler tarafından Tasarrufu Teşvik Kesintileri Aylık Bildirim Formlarının zamanında Ziraat Bankasına gönderilmemesi ve kesinti ve katkı tutarlarının ödenmemesi halinde Kurumun re'sen veya ilgililerin başvurusu halinde 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri uyarınca tahsil olunarak alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılacağı öngörülmüştür. Paralel düzenlemenin 4853 sayılı Yasa'nın 8.maddesinde de yapıldığı görülmektedir. 3417 sayılı Yasa'nın 7., 4853 sayılı Yasa'nın 8.maddesinde ki " resen" veya ilgililerin başvurusu halinde sözcükleri Sosyal Sigortalar Kurumu'nun tasarruf kesintilerinin sadece tahsilinde değil, işverenlerce stopaj ve katkı sistemlerinin çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve tasarrufu teşvik hesabı açtırılıp açtırılmadığı ve kesinti ile katkı payı tutarlarının bu hesaba yatırılıp yatırılmadığı konularının denetiminde de yetkili kılındığını göstermektedir. Ancak Kurumun sorumluluğu davacının dava açmadan önce Kuruma müracaat edip kesinti ve katkı tutarlarının işverence Bankaya yatırılmadığını belirterek harekete geçmesini istemesi veya Kurumun herhangi bir şekilde işverenin kesinti ve katkı tutarlarını Bankaya yatırmadığını öğrenmesine rağmen yasal görevini yapmaması halinde söz konusu olacaktır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 26.07.1989-21.07.2003 tarihleri arasında davalı Belediye'ye ait işyerinde çalıştığı, 1989- 2003 tarihleri arası ücretlerinden tasarrufu teşvik primi kesildiği ,ancak bu kesintilerin Ziraat Bankasında davacı adına hesap açtırılıp yatırılmadığı, davalı Kurum açıklamalarını göre 1988-1996yılları arası bir kısım dönemlere ait tasarruf kesinti paralarının İller Bankasına gelen ödenekten ödendiği geri kalan borçlar için davalı Kurumca davalı Belediye'nin tasarrufu teşvik kesintilerinden kaynaklanan borçları ile ilgili olarak icra takibine geçildiği belirtilmiştir. Davada öncelikle işverenin kendiliğinden veya Kurumu'un takibiyle kısmen veya tamamen borcunu eda edip etmediği, eda etmiş ise işçinin tasarruf kesintisini veya nemasını kısmen veya tamamen alıp almadığı, davalı Kurum'un yaptığı takip sonucu işverence yapılan ödemeler içinde davacıya ilişkin bölümün bulunup bulunmadığı, var ise işçinin hesabına aktarılıp aktarılmadığı ve işçinin hesabında halen ne miktar para bulunduğu takip dosyası varsa müfettiş tutanakları ve eki belgeler getirtilerek davacının alacağı saptanmalı, Kurum kendi yükümünü yerine getirmiş ise getirdiği oranda tazmin yükümlülüğünden kurtulacağı gözetilmeli, işveren kendiliğinden veya kurumun takibiyle kısmen veya tamamen borcunu eda etmiş ise dava bu sonuçlara uygun bir şekilde çözümlenmelidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin denetime dahi müsait olmayacak şekilde düzenlenmiş bulunan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı Belediye'ye iadesine, 21.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.