Yüksek Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan şüpheli ... hakkında düzenlenen iddianamenin iadesine ilişkin karara yönelik itirazın reddi yönündeki ...Asliye Ceza Mahkemesi'nin 17.06.2015 tarihinde 2015/450 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 23.12.2015 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:dosyadan;a) Sanık ... hakkında, işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ...Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26/09/2014 tarih ve 2014/42648-11 soruşturma ve 2014/186 karar sayı ile beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine ayrıca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,b) ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, sanığın .... Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nce yapılan tebligata rağmen başvurmadığı gerekçesi ile kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, 08/06/2015 tarihinde 2015/10964 sayılı iddianame ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK'nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca cezalandırılması isteğiyle kamu davası açıldığı,c) Asliye Ceza Mahkemesi'nce, 10/06/2015 tarihinde 2015/757 iddianame değerlendirme sayı ile "TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca şüpheli hakkında ertelenen kamu davasının açılmasının ertelenmesinden sonra sanık hakkında tekrar dava açılması için tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken şüphelinin bu tedbire uymamakta ısrar etmesi şartını aradığı, dosya incelendiğinde 02.10.2014 tarihinde yapılan tebliğden sonra sanığın cezaevine girmesi nedeniyle bu tedbire ara verildiği görülse de,...Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 29.01.2015 tarih ve 2014/9195 DS sayılı yazısıyla yapılan çağrının şüphelinin “.... Mahallesi 2413 Sk, No: 36 ....“ adresine çıkarıldığı ancak şüphelinin tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edildiği, bu kez aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebligat çıkarılıp davetine uymadığından bahisle dava açıldığı, dosya kapsamıyla anılan adrese daha önce yapılmış geçerli bir tebligat bulunmadığı dolayısıyla TK 35'e göre tebligat çıkarılmasının usulsüz olduğu, usulsüz işleme dayalı olarak şüphelinin denetime ısrarla uymadığından bahsedilemeyeceğinden hatalı tebligata dayalı olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılıp dava açılamayacağından iddianamenin iadesine karar verildiği, d) Cumhuriyet savcısının 09/12/2015 tarihli dilekçesiyle bu karara itiraz etmesi üzerine Ağır Ceza Mahkemesi'nce, 17/06/2015 tarihinde 2015/450 değişik iş sayı ile "itiraz dilekçesindeki gerekçe yerinde olduğu " gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği,Anlaşılmıştır.Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, « Asliye Ceza Mahkemesinin şüphelinin yüklenen yükümlülüklere uygun davranması hususunda usulüne uygun tebligat yapılmadığından ve şüphelinin yükümlülüklere uymama hususunda ısrarlı davranması gerektiğinden bahisle iddianamenin iadesine dair kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan iade kararının kaldırılmasına ilişkin Ağır Ceza Mahkemesinin 17/06/2015 tarihli ve 2015/450 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde; 5237 sayılı Kanun'un 191. maddesinin 6545 sayılı Kanun ile değişmesinden önce Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce sanıklar hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin kararın infazına başlarken bilgi formunun tebliğ edildiği, infaz aşamasında ihlal durumunda yeniden ilgililere çağrı yazısı çıkarıldığı, uyarıya rağmen bir yıl içinde ikinci kez ihlalde bulunulması halinde dosya kapatılarak mahkemeye ihbarda bulunulduğu, somut dosya kapsamına göreyse bilgilendirme formunun şüpheliye 02.10.2014 tarihinde tebliğinin akabinde cezaevinden tahliye olduğunun anlaşılması üzerine soruşturma aşamasında bildirdiği adresten başka bir adrese çıkartılan çağrı kağıdının iade edilmesi üzerine bu kez aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre daha önce yapılmış geçerli bir tebligat olmamasına karşın 35. maddeye göre yapılan tebligata uymadığından bahisle hakkında kamu davası açıldığı da dikkate alındığında, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu gibi şüpheliye yapılan tebligatın usulüne uygun olması halinde dahi, hakkında kamu davası açılabilmasi ve gerekli olan ısrar durumunun oluşması için Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 44/3. maddesi gereğince uyarıya rağmen bir yıl içinde ikinci kez ihlalde bulunulması gerektiğinden yapılan itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. » denilerek, Ağır Ceza Mahkemesinin 17/06/2015 tarihli ve 2015/450 sayılı kararın bozulması istenmiştir.TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır " hükmüne yer verilmiştir. Sanığa cezaevinde iken tahliye edildikten itibaren 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren bilgilendirme formu tebliğ yapılmış, sanık başvuruda bulunmamıştır. Sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden usulüne uygun tebligat yapılması bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerekir. Somut olayda Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligat usulsüz olduğundan "ısrar koşulu" gerçekleşmemiştir. Bu durum CMK'nın 174. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kıyasen uygulanarak bir "kovuşturma şartı" olduğundan, iddianamenin iadesi kararı doğrudur. Bu nedenle iddianamenin iadesi kararına yapılan itirazın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi yasaya aykırı, kanun yararına bozma talebi bu nedenle yerinde görüldüğünden; Ağır Ceza Mahkemesinin 17/06/2015 tarihli ve 2015/450 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 30.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.