Mahkeme : Ağır Ceza MahkemesiSuç : Uyuşturucu madde ticareti yapmaHüküm : MahkûmiyetDosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Olay tutanağının içeriğine göre, sanığın eşgali verilerek uyuşturucu sattığı ihbarı üzerine olay yerine giden kolluk kuvvetlerinin sanığı takip ettiği akabinde sanığın yanına hakkında beraat kararı verilen ...'in geldiği birlikte yürümeye başladıkları, sonrasında her ikisinin yakalanarak yapılan arama işleminde sanığın elindeki poşette suça konu maddelerin ele geçirildiği anlaşılmaktadır.CMK'nın 116 ve 119. maddelerine göre "adli arama", şüphelinin veya sanığın yakalanması ya da suç delillerinin elde edilmesi için yapılan aramadır. Somut bir suçun işlendiği şüphesi varsa adli arama yapılabilir.Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2013/610, 2014/512, 2013/841, 2014/513 ve 2014/166-514 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu "hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş" olacağından, Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.Somut olayda sanık hakkında gelen ihbar nedeniyle, faili belli olan bir suçun işlendiği konusunda şüphe oluşmuştur. CMK'nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde "adli arama kararı" alınmadan, sanığın üzerinde ve elindeki çantada arama yapılması hukuka aykırıdır. Bu arama sonucu bulunan uyuşturucu maddelerin ise hem "suçun maddi konusu" hem de "suçun delili" olup "hukuka aykırı yöntemle elde edildiğinden hükme esas alınamaz."Sanık açısından hukuka uygun olarak elde edilmiş bir uyuşturucu veya uyarıcı madde olmadığından, suçun maddi konusunun da bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu durumlara bağlı olarak, dosyada bulunan diğer deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.