Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1077 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16382 - Esas Yıl 2015





Mahkeme : Ağır Ceza MahkemesiSuç : Uyuşturucu madde ticareti yapmaHüküm : MahkûmiyetDosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Yargılama dosyasının incelenmesi sonucu tespit edilen hukuka aykırılıklar:I- Gizli Soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararlardaki hukuka aykırılıklar:5271 sayılı CMK’nın suç tarihinde yürürlükte bulunan “Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi” başlıklı 139. maddesine göre; “Madde 139-(1) soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye Ağır Ceza Mahkemesince oybirliğiyle karar verilir. Maddeye göre gizli soruşturmacı görevlendirilmesi için; 1-Suç, kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı kullanılabilecek suçlardan olmalıdır. 2-Suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması,3- Başka yolla delil elde edilme imkânının bulunmaması,4- Ağır ceza mahkemesince oybirliğiyle karar verilmesi,5- Suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç olmasıGereklidir.Somut olayda; ...Emniyet Müdürlüğü tarafından gizli soruşturmacı görevlendirilmesi istenirken, “... ili dâhilinde bulunan uyuşturucu sokak satıcılarının deşifre edilmesi ve suç unsuru ile birlikte yakalanmalarına yönelik çalışmalar”dan söz edilmiş, fail/failler veya fiiller somut olarak belirtilmemiştir. Oysa ki gizli soruşturmacı görevlendirilmesi için olay somutlaştırılmalı, soruşturma konusu suçun işlenmiş ya da işlenmekte olması gereklidir. Somut olayda ise bir nevi önleme amaçlı Gizli Soruşturmacı görevlendirilmiştir. Aslında belli bir olay veya failin izlenmediği, fiil işlenmeden önce karar alındığı anlaşılmaktadır. Suç işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunup bulunmadığı ve başka surette delil elde etme imkânı olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılıp yapılmadığı da bilinmediği için bu koşulların varlığı da bilinmemektedir. Dava konusu suç “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (Madde 188) olduğu halde örgütlü işlenmiş bir suç değildir ve CMK'nın 139/4. maddesinin ifadesine göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilmesi de mümkün değildir.14.02.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesindeki tanımlara göre: “Başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması hâli: soruşturma veya kovuşturma sırasında diğer tedbirlere başvurulmuş olsa bile sonuç alınamayacağı hususunda bir beklentinin varlığı veya başka yöntemlerden biri veya birkaçının uygulanmasına rağmen delil elde edilememesi ve delillere ancak bu Yönetmelikte düzenlenen tedbirlerle ulaşılabilecek olmasını,” ifade etmektedir.... ve...Ağır Ceza Mahkemelerinin gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararlarında kanun hükmünü tekrarlamaktan başka herhangi bir gerekçe de bulunmamaktadır. Sözü edilen kararlar Anayasa'nın 141. ve CMK’nın 34. maddelerine aykırı bir karardır. II- Teknik Araçlarla izleme konusundaki hukuka aykırılıklar:CMK’nın “Teknik Araçlarla İzleme” başlıklı 140. maddesine göre;Madde 140-(1) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir:Maddeye göre; Şüpheliler hakkında teknik araçlarla izleme kararı verilebilmesi için:1- Suç kanunda sayılan suçlardan olmalıdır.2-Suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması,3- Başka yolla delil elde edilme imkânının bulunmaması,4- Ağır ceza mahkemesi tarafından oy birliğiyle kararı, Gereklidir.Olayımızda sanıkların 5271 sayılı CMK’nın 140. maddesindeki düzenlemeye göre teknik araçlarla izlenmelerine ilişkin suç tarihi ve öncesine ait bir karar bulunmamaktadır. CMK’nın 139. maddesine göre alınan Gizli Soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karara dayanılarak ve CMK’nın 140. maddesine göre sanıklar hakkında ayrıca bir karar alınmadan Teknik Araçlarla izleme yapılamaz. Buna rağmen teknik araçlarla izleme, görüntü ve ses kayıtları yapılmıştır. Mahkemece olayların sübutu gizli soruşturmacının faaliyetleri ile teknik izlemeye dayandırılmıştır. CMK’nın 217. maddesine göre; Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir. Hukuka uygun olmayan teknik izlemelerle elde edilen delillere dayanılarak sübuta gidilmesi mümkün değildir. Ancak gelinen aşamada gizli soruşturmacı olarak atanan kamu görevlilerinin kolluk görevlisi olup olmadıkları araştırılarak, kolluk görevlisi olmalarının tespiti halinde tanık olarak dinlenmeleri gereklidir. SONUÇ OLARAK:1-Hukuka aykırı olarak alınan gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karar ve buna dayalı işlemler sonucu elde edilen yasak delillerin hükme dayanak yapılamayacağı, teknik araçlarla izleme konusunda karar alınmadan yapılan ve bu nedenle hukuka aykırı olan görüntülü ve sesli kayıtlara dayanılarak hüküm kurulamayacağı ancak gelinen aşamada gizli soruşturmacı olarak atanan kamu görevlilerinin kolluk görevlisi olup olmadıkları araştırılarak, kolluk görevlisi olmalarının tespiti halinde tanık olarak beyanları alındıktan sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,2-Kabule göre de;Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,Kanuna aykırı, sanık ... ve sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları ile sanık .... müdafiinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, hükmolunan hapis cezasının süresi ile tutuklama tarihine göre sanıkların salıverilmelerine ilişkin taleplerin reddine, 24/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.