Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9913 - Karar Yıl 2002 / Esas No : 9196 - Esas Yıl 2002





(YHGK. Kararı-24.12.2001 tarih ve 2001/8-964/751 s.) (YİHGK.Kararı-13.3.2002 tarih ve 2002/8-183/187 s.) Taraflar arasındaki teşcil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi ve Hazine vekili tarafından istenilmekle,'süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacılar, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri D.... Köyü 1052 parsel sayılı 69.000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın komisyonca Bakanlık mütalaasında orman olduğunun bildirilmesi üzerine tespit dışı bırakıldığını, taşınmazın orman olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile fen bilirkişi krokisinde sarı renkle boyalı 40000 m2'lik bölüm hakkındaki davanın kabulü ile 1/3 pay oranında davacılar adına tapuya tesciline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir: Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Taşınmazların bulunduğu yerde bu güne kadar genel arazi kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 27.5.1966 tarihinde yapılmış, sonuçları ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Mahkemece, davacının dayandığı vergi kaydının taşınmaza uyduğu ve yararlarına kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu sözedilerek 12.12.2000 tarihli Ahmet Akif tarafından düzenlenen krokide sarıya boyalı 40000 m2'lik bölümün davacılar adına tesciline karar verilmişse de, çekişmeli taşınmazın içinde bulunduğu 1052 numaralı parselin 1966 yılında yapılan kadastro sırasında 1048, 1050, 1051, 1053 ile 1056 ve 1106 numaralı parsellerle öncesinin bir bütün olduğu ve paylaşıldığı gerekçesiyle 69000 m2 yüzölçümüyle ve 1838 m2 yüzölçümlü Mayıs 1954 tarih 25 (aslında 8) numaralı tapu kaydı revizyon gösterilerek Kazım mirasçıları adına tesbitinin yapıldığı, Orman Yönetiminin tutanağa itirazı üzerine, kadastro komisyonunun 16.6.1972 günlü kararıyla Tarım Bakanlığının 26.11.1969 tarihli mütalaasında taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun bildirilmesi nedeniyle o tarihte yürürlükte bulunan 766 sayılı Yasanın 2. maddesine göre tapulamaya tabi yerlerden bulunmadığı gerekçesiyle tesbit harici bırakılmasına karar verilmiş ve karar aleyhine, paydaşlardan Hasan tarafından dava açılmışsa da, dava koşulu bulunmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve taraflara tebliğ edilerek kesinleşmiştir. Böylece, taşınmazın orman olduğu, başka bir anlatımla taşınmazın öncesinin orman olduğu kesinleşmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2001 gün, 2001/8-964/751 ve 13.3.2002 gün 2002/8-183/187 sayılı kararlarında da açıklandığı gibi, hukuki olayların oluştukları tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekir. O tarihte taşınmazın Orman Bakanlığı mütalaasına göre orman olduğu belirlenmekle, komisyonca ya da dava açıldığında mahkemece tesbit dışı bırakılması zorunludur. 6831 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi uyarınca Orman Bakanlığının düşüncesi sorulmuş, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun bildirilmesi ve bu bildirime karşı yasal süre içinde idari yargıda dava açılmaması nedeniyle komisyon taşınmazın orman olarak tespit dışı bırakılmasına karar vermiş ve kadastro mahkemesinde açılan dava sonucu da dava koşulu yerine getirilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verilmiş, böylece taşınmazın orman olduğu kesinleşmiştir. Temyize konu dava sırasında resmi belgelere dayalı olarak yapılan uygulama sonucu taşınmazın kuzey bölümünün orman olduğu ve tescile karar verilen 40000 m2'lik güney bölümün orman olmadığı sonucuna varılmışsa da, sözü edilen önceki mahkeme kararı nedeniyle bilirkişinin bu raporuna değer verilemez. Davacı her ne kadar parselin tesbitine esas alınan Mayıs 1318 tarih 1 numaralı sicilden gelen Mayıs 1954 tarih 8 numaralı 1838 m2 yüzölçümlü tapuya dayanmışsa da, tapu kaydı değişir sınırlı olup, yüzölçümünden çok fazla olan dava dışı 1048, 1050, 1051, 1053 ile 1056 ve 1106 parsellere revizyon görmüş ve yapılan tesbitleri tapu malikleri adına kesinleşmiştir. Mahkeme gerekçesinde tapu kaydının uyduğundan da söz etmemiştir. Kaldı ki; biran için tapu kaydının uyduğu düşünülse bile, 4785 sayılı Yasa gereğince tapuya değer verme olanağı da bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz komisyon kararıyla orman niteliğiyle tesbit dışı bırakılmış olmakla, yörede orman kadastrosunun yapılıp kesinleştiği güne kadar orman sayılacak ve ancak orman kadastrosunun sınırları dışında bırakılması halinde, orman kadastrosu kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olabilecektir. O halde, zamanı gelmeden açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine, 9.12.2002 günü oybirliğiyle karar verildi.