Taraflar arasındaki orman ve arazi kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacı, Ortaköy Beldesi-Demette ve Gömü mevkilerinde bulunan iki parça taşınmazın zilyetliğinde olduğunu, 2007 yılında ilk kez yapılan ve 22.06.2007 - 23.07.2007 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastrosu sırasında, öncesi orman olmayan taşınmazın orman kadastro komisyonu tarafından orman sayılarak orman alanı içinde bırakıldığını, işlemin iptali ile taşınmazların orman alanı dışına çıkarılmasını istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, krokide işaretli (A)=597,72 m2 bölümle ilgili orman sınırlandırmasının iptaline, (B)=903,57 m2 bölümle ilgili yapılan orman sınırlandırma işleminin onaylanmasına karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi tarafından (A) bölüme yönelik olarak temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 5304 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 4. Maddesine göre yapılan orman kadastrosunun 30 günlük askı ilan süresi içinde açılan orman ve arazi kadastrosuna itiraza ilişkindir.İncelenen dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazlardan krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmazın, paftasındaki konumuna göre üç tarafı ormanla çevrili olup ormanın içine doğru bir uzantı şeklinde olduğu ve uzman orman bilirkişi kurulu tarafından resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada; 1963 tarihli memleket haritasında yeşil alanda kaldığı ve öncesinin orman olduğu anlaşıldığından bu bölüm hakkında da davanın reddine karar verilmesi gerekirken, taşınmazın amenajman haritasında ziraat alanında kaldığı gerekçesiyle orman olmadığı sonucuna varılması doğru değildir. Kaldı ki; amenajman planı ve mesçere haritası bir yerin öncesinin orman niteliğini belirlemede yalnız başına yeterli belgelerden değildir. Öte yandan, tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülerek bu bölüm hakkında da davanın reddine karar verilmelidir.Dava konusun parselin bulunduğu yere 104 ada 1 parsel sayılı kadastro tutanağı düzenlendiğinden ve bu parselin mahkemenin 2009/20 esas sayılı dosyası ile davalı olduğu ve halen davanın derdest olduğu anlaşıldığından, birlikte sicil oluşturulmak üzere dosyanın bu dosya içine konulması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklana açıklanan nedenlerle davalı Orman Yönetimin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 18/01/2010 günü oybirliğiyle karar verildi.