Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9740 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4054 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı ... vekili, 21/11/2013 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 86 ada 5 sayılı parselin kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının 2005 yılında kesinleşen mahkeme kararıyla kısmen iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK’nun 1007. Maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 30.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 08/08/2014 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 37.500,00-TL’ye yükseltmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve talep edilen 37.500,00 TL tazminatın 30.000,00 TL kısmına dava tarihi olan 21/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 7.500,00 TL kısmına ise ıslah tarihi olan 08/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.Tazminat isteğine dayanak 86 ada 5 parsel sayılı taşınmaz “3 katlı ahşap bina” niteliğiyle ve 103,90 m² yüzölçümüyle davacı ... adına tapuda kayıtlı iken, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/09/2003 gün ve 2001/198 Esas– 2003/918 sayılı kararı ile 86 ada 5 sayılı parselin krokide (A) ile gösterilen 37,50 m² yüzölçümündeki bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle bu bölümün tapu kaydının iptaline karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 07/01/2005 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; tapu kaydının iptali ile davacı tarafın malvarlığında oluşan gerçek zarara ilişkin tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihi zararın meydana geldiği tapu iptal kararının kesinleştiği 07/01/2005 tarihi olup, bu tarihe göre taşınmazın değeri, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle tazminat miktarının belirlenmesi gerekir. Ancak mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporundaki somut emsalin satış tarihi, değerlendirme tarihinden sonraki satış olduğundan, bedel tespitinde emsal olarak yararlanılması mümkün olmadığı gibi, emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmadan taşınmaza bedel belirlenmiştir.O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflara dava konusu taşınmaza mümkünse aynı beldeden ve değerlendirme tarihi olan 07/001/2005 tarihinden önceki yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınmalı, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmeli, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, imar planının ölçeği ve onaylama tarihi ile dava konusu taşınmazın emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas metrekare değeri ilgili belediye başkanlığından ayrı ayrı sorularak ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılıp dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu taşınmazın değeri belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 31/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.