Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9738 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4100 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... vekili, 30/01/2014 tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 4271 sayılı parselin orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının 2009 ve 2011 yıllarında kesinleşen iki ayrı mahkeme kararıyla tamamen iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 40.000,00.-TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 27/11/2014 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 58.119,48.-TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 58.119,48.-TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.Tazminat isteğine dayanak 4271 parsel sayılı taşınmaz arsa niteliğiyle 351,60 m² yüzölçümüyle davacı ... adına tapuda kayıtlı iken, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23/12/2008 gün ve 2006/207 E. - 2008/498 K. sayılı kararı ile 4271 sayılı parselin krokide (C) harfi ile gösterilen 224,96 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptal edilerek orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 28/07/2009 tarihinde kesinleşmiştir. Daha sonra ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/06/2010 gün ve 2010/4-5 sayılı kararı ile 4271 sayılı parselin krokide (D) harfi ile gösterilen 126,64 m² yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ile 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, bu karar da Yargıtay denetiminden geçerek 14/06/2011 tarihinde kesinleşmiş ve böylece 4271 sayılı parselin davacı ... adına olan tapusu tamamen iptal edilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, tapu kaydının iptali ile davacı tarafın malvarlığında oluşan gerçek zarara ilişkin tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihi zararın meydana geldiği tapu iptal kararlarının kesinleştiği 28/07/2009 ve 14/06/2011 tarihleri olup, bu tarihlere göre taşınmaz bölümlerinin değeri, değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, dava tarihi esas alınarak değer belirlendiği gibi emsal olarak seçilen parselin satış tarihi değerlendirme tarihlerinden sonraki satışlıdır. Bundan başka taşınmazın tapu kaydının bir bölümü 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca iptal edildiği halde davacı tarafından 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca iade başvurusunda bulunulup bulunulmadığı araştırılmamıştır. O halde, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, davacı tarafından 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca iade başvurusunda bulunulup bulunulmadığının, başvuruda bulunulmuş ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı ilgili kurumlardan sorulmalı, başvuru sonuçlanmamış ise sonucu beklenilmeli, başvuru iade ile sonuçlanmış ise krokide (D) harfi ile gösterilen 126,64 m² yüzölçümündeki bölüm yönünden davanın konusuz kalacağı düşünülmeli, daha sonra taraflara dava konusu taşınmaza mümkünse aynı beldeden ve dava konusu parselin krokide (C) harfi ile gösterilen 224,96 m² yüzölçümündeki bölümü yönünden değerlendirme tarihi olan 28/07/2009 tarihinden; krokide (D) harfi ile gösterilen 126,64 m² yüzölçümündeki bölümü yönünden ise değerlendirme tarihi olan 14/06/2011 tarihinden, önceki yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınmalı, lüzumu halinde re'sen emsal celbi yoluna gidilmeli, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihleri itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, imar planının ölçeği ve onaylama tarihi ile dava konusu taşınmazın emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından re'sen belirlenen emlak vergisine esas metrekare değeri ilgili belediye başkanlığından ayrı ayrı sorularak ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılıp dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu taşınmazın değeri belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 31/10/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.