Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9642 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9508 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... 20.12.1996 tarihli dilekçesi ile uzun yıllardan beri dava konusu taşınmazı imar ve ihyasını tamamlayarak malik sıfatıyla kullandığını, Kadastro Mahkemesinin 1989/467 E. 1991/363 K. sayılı dosyası ile dava konusu yerin tahdit sınırları dışında tarım arazisi olarak tespit edildiğini belirterek bu dosyanın krokisinde (Z) harfi ile gösterilen yerin kendi adına tescilini talep ve dava etmiştir.Asli müdahil ... vekili dilekçesi ile dava konusu taşınmazda müvekkilinin malik sıfatıyla hak sahibi olduğunu iddia etmiş, müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edildiği, davacı ve asli müdahilin babasından kalma yer olmadığı açıklanarak davacının davasının kabulüne, müdahilin davasının reddine karar verilmiş, hükmün davalılar ..., Orman Yönetimi ve asli müdahil tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.04.2001 tarih 2001/1985 E. - 2678 K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "... Kadastro Mahkemesinin 04/12/1991 tarih 467- 363 sayılı kararı ile çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında kaldığı belirlendiğine göre, davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının reddine, davalı Hazinenin temyiz itirazları yönünden ise öncelikle terekenin iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tâbi olduğundan, tüm mirasçıların bu nedenle davaya katılımlarının sağlaması veya muvafakatlarının alınması, daha sonra ise 677 sayılı parsele ilişkin kadastro tespit tutanağı ve belgelerin getirtilerek çekişmeli taşınmazın ne olarak göründüğünün araştırılması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu (Z) harfi ile gösterilen 28.566,94 m2'lik taşınmazın ..., ... ve ... adlarına veraset ilamındaki hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmiş, davalılar Orman Yönetimi ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/03/2010 tarih ve 2010/3014-3698 sayılı ilamı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde davacılar yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen bozma kararına uyulmasına rağmen bozmanın gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma kararında tescile konu taşınmazın bitişiğinde bulunan 677 sayılı parselin kadastro tutanağı ve dayanak belgelerinin getirtilip davacı ile ilişkisinin belirlenmesi ve dayanak belgelerde davalı parsel yönünün ne okunduğunun saptanması istenildiği halde mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. (Dairenin 03.12.2009 tarihli geri çevirme kararı ile komşu 677 sayılı parselin davalı olduğu kadastro mahkemesinin 2003/2 sayılı dosyası getirtilmiş, ancak davalı olmasına rağmen dosyada 677 parselin tutanak aslı veya örneğinin bulunmadığı gözlenmiştir.) Ayrıca davalı taşınmaza komşu 676, 677, 678 ve 679 sayılı parseller hakkında açılan arazi ve orman kadastrosuna itiraz davasının kadastro mahkemesinin 2003/2 Esas sayılı dosyasında devem ettiği, devam eden bu dava nedeniyle davalı taşınmazın orman sınırının kesinleşmediği, bu parseller hakkında daha önce verilen hükmün Dairece, orman araştırmasının yetersiz olması nedeniyle bozulmasına rağmen taşınmaza komşu bu parsellere ilişkin dosyanın ve parsellerin konumlarının ve niteliklerinin hiç dikkate alınmadığı, yine keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının; dava konusu taşınmazın 1950'li yıllarda ormandan açılmak suretiyle tarla haline getirildiği şeklinde beyanları bulunmasına rağmen taşınmazın eski tarihli belgelerdeki durumu ve zilyetliğe elverişli olup olmadığı konuları üzerinde yeterince durulmamıştır. O halde;Mahkemece, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile 20-25 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ... Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, davalı taşınmaza komşu 676, 677, 678 ve 679 sayılı parseller hakkında açılan arazi ve orman kadastrosuna itiraz davası halen kadastro mahkemesinin 2003/2 Esas sayılı dosyasında devam ettiğinden bu dosyadaki deliller ile parsellerin konumları ve nitelikleri birlikte değerlendirilmeli, komşu parsel tutanakları ile dayanak belgeleri, özellikle 677 parsele uygulanan dayanak kayıtlar uygulanarak çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak okudukları belirlenmeli, daha önceki keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının; dava konusu taşınmazın 1950'li yıllarda ormandan açılmak suretiyle tarla haline getirildiği şeklinde beyanları ile dava konusu taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki niteliği ve konumu ile komşu parsel ve dayanak kayıtlarının bu yöne ilişkin nitelendirmeleri birlikte değerlendirilerek taşınmazın öncesinde zilyetliğe elverişli olup olmadığı, zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı ve üzerindeki zilyetliğin hukuken kıymetlendirilecek bir zilyetlik olup olmadığı konuları kararda tartışılmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir” denilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kabulüne, ... bilirkişi ...’ın 22.04.1999 tarihli raporuna ekli krokide (Z) harfi ile gösterilen 28566,94 m2 yerin ... mirasçıları adlarına ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1634 E. -2005/1420 K. sayılı veraset ilamındaki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davalı ... ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, MK'nın 713. maddesi uyarınca açılmış tescil davasıdır. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 27.12.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B çalışması bulunmaktadır. 01.03.1995 - 31.03.1995 tarihleri arsında ilân edilip kesinleşen 2924 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalar ile, 2009 yılında yapılarak kesinleşen kullanım kadastrosunun güncelleme çalışmaları bulunmaktadır. İlk arazi kadastrosu 1979 yılında yapılarak kesinleşmiştir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma ilamından sonra alınan orman bilirkişi raporunda 1958 yılı hava fotoğrafında hububat arazisi, 1986 yılı hava fotoğrafında bahçe olarak gözükmekte olduğu belirtilmişse de; rapor ekinde, hava fotoğrafı üzerinde dava konusu taşınmaz konumu gösterilmediği gibi taşınmazın ne şekilde kullanıldığı, üzerinde bitki örtüsünün ne olduğu, varsa ağaçların yaşı ve dağılımı ile ilgili bilgiler verilmediğinden, bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte değildir.O halde mahkemece 1958 ve 1986 tarihli hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ... Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı, bu belgelere göre taşınmazın ne şekilde kullanıldığı, taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların yaşları ve dağılımının ne şekilde olduğu, kullanım sınırları belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, daha önceki keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve davacı tanıklarının; dava konusu taşınmazın 1950'li yıllarda ormandan açılmak suretiyle tarla haline getirildiği şeklinde beyanları ile dava konusu taşınmazın eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki niteliği ve konumu ile komşu parsel ve dayanak kayıtlarının bu yöne ilişkin nitelendirmeleri birlikte değerlendirilerek taşınmazın öncesinde zilyetliğe elverişli olup olmadığı, zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı ve üzerindeki zilyetliğin hukuken kıymetlendirilecek bir zilyetlik olup olmadığı konuları kararda tartışılmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönde bir araştırma yapmaksızın karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.