Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9591 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9292 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R 1958 yılında yapılan kadastro sırasında ... ilçesi, ... köyü 195 parsel sayılı 5.580 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle incir bahçesi niteliği ile ... ve ... adlarına tespit ve tescil edilmiştir. ... hanesine "Taşınmazın 1.874,50 m²'lik kısmı orman sınırı içinde kalmaktadır." şerhi 14.02.1997 tarihinde yazılmıştır. Davacı Orman Yönetimi 25.09.2012 tarihli dilekçe ile 195 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili, elatmanın önlenmesi, beyanlar hanesindeki şerhlerin silinmesi istemleriyle dava açmıştır. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazın bilirkişiler tarafından düzenlenen 05.05.2014 tarihli kroki ve raporda (A) harfi ile işaretlenen 2.980,81 m² yüzölçümlü kesiminin tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından reddedilen bölüm yönünden temyiz edilmiştir. Dava; kesinleşen orman tahdit haritasına dayalı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi ve beyanlar hanesindeki şerhlerin silinmesine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1946 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 23.08.1979 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması vardır. Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyleki, yörede 1946 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunduğu halde mahkemece anılan orman tahdidine ilişkin belgeler ve tahdit haritası getirtilmeden orman ve fen bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmiştir. Dairenin 05.04.2016 tarihli iade kararıyla anılan belgelerin getirilmesi ve bilirkişilerden çekişmeli taşınmazın ilk orman tahdit haritasındaki ve aplikasyon ile orman rejimi dışına çıkarma haritalarındaki konumlarını gösterir şekilde ek rapor alınması istendiği halde ilk tahdide ilişkin belgeler gönderilmediği gibi bilirkişiler tarafından düzenlenen asıl ve ek raporda taşınmazın (A) harfi ile işaretlenen kesiminin 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman tahdidi içinde kaldığı belirtilmiş ise de çekişmeli taşınmazın aplikasyon ile orman rejimi dışına çıkarma haritasındaki konumu gösterilmiş, ilk tahdit haritası ile aplikasyon haritası arasında çelişki bulunduğundan sözedilmemiştir. Bir örneği dosyada yer alan aplikasyon ve orman rejimi dışına çıkarma haritasında 5494, 5495, 5496, 5497, 5498, 5499 ve 5500 numaralı orman sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan orman bilirkişi tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında da açı, eğim ve uzaklık bakımından farklılık vardır. Bu haliyle uzman bilirkişinin orman tahdit haritası ve tutanaklarını nasıl uyguladığı ve taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tabi tutulduğu net olarak anlaşılamamaktadır. Hakimin bilirkişi raporlarını denetleme yükümlülüğü vardır. O halde, öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarını askı ilan tutanakları orman idaresinden getirtildikten sonra mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı "Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin "Teknik İşler" başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre aleyhte olan ilk kararı davalı kişiler temyiz etmediklerinden davacı Orman Yönetimi yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/10/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.