Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9236 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9805 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında ... köyü, 104 ada 26 parsel sayılı 161,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz 1937 tarih ve 656 tahrir numaralı vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalılar adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine vekili 16/05/1994 tarihli dilekçesiyle; 104 ada 26 sayılı parselin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla, taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile Hazine adına tescili isteğiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ve taşınmazın davalı gerçek kişiler adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki, kural olarak, dere yatakları Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Aktif dere yatakları ile derenin etki alanında kalan yerlerin kazanılması mümkün bulunmamaktadır. Ancak, aktif dere yatağında ve etki alanında kalmayan bir yer koşulları mevcut olduğu takdirde, niteliğine göre zilyetlik ve imar-ihya yoluyla kazanılabilir. Somut olayda hükme dayanak raporu hazırlayan ziraatçı ve jeolog bilirkişi raporları taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığı, yine sınırındaki derenin etki alanında olup olmadığı hususlarında kanaat verici nitelikte değildir. Dava konusu 104 ada 26 sayılı parselin sağ ve solunda yer alan bitişik komşu 104 ada 25 ve 27 sayılı parsellere karşı Hazine tarafından açılan davalar, taşınmazların pasif nehir yatağı (taşkın yatağı) oldukları gerekçesiyle kabul edilmiştir. Eldeki dosyadaki jeolog bilirkişi raporunda hava fotoğraflarından yararlanılmadığı gibi, aktif dere yatağı yönünden görüş belirtilmiş, ancak taşınmazın pasif nehir yatağı (taşkın yatağı) yani derenin etki alanında olup olmadığı açıklanmamıştır. Bundan başka bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olmasına rağmen taşınmazın durumu hava fotoğrafları üzerinde incelenmemiştir. Hal böyle olunca sağlıklı bir yargıya ulaşmak için, dava konusu taşınmazların bulunduğu yöreye ait kadastro tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ve en az iki farklı tarihe ait memleket haritaları ile bu memleket haritalarının üretildiği stereoskopik hava fotoğrafları ve dava konusu taşınmaza komşu olan bütün parsellerin kadastro tespit tutanak örnekleri ile varsa dayanağı olan belgeler, hükmen kesinleşenler varsa dava dosyaları getirtilerek dosya arasına konulmalı, ... Bölge Müdürlüğünden taşınmazın bulunduğu bölgede dere üzerinde sedde ve yatak temizliği çalışması yapılıp yapılmadığının sorulmalı ve bundan sonra mahallinde yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız yerel ve uzman ziraat mühendisi, jeoloji mühendisi ile kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak dört kişilik uzman bilirkişi kurulu ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, keşifte kadastro tespit tarihinden itibaren geriye doğru 15-20-25 yıl öncesi zaman dilimi içerisinde farklı tarihlere ait en az 3 hava fotoğrafı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları üzerinden bilirkişilere bilimsel yöntemlerle (Hava fotoğrafı ve memleket haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle) inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmazın imar ve ihyasına en erken ne zaman başlanıldığının ve ne zaman tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, uzman ziraat mühendisinden; çekişmeli taşınmazın toprak yapısı ile komşu parsellerin toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle ve taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, rapor ekinde taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş komşu taşınmazlar ile arasındaki sınırları gösterecek şekilde renkli fotoğrafların eklenmesi istenilmeli, jeolog bilirkişiden taşınmazın aktif dere yatağı olup olmadığı, derenin etkisinde bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli, tanık ve yerel bilirkişiler taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp ve bu ifadeler yakın taşınmaz tutanak ve dayanaklarıyla bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanacak söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.