Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8658 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5072 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Hatay 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/12/2013NUMARASI : 2012/260-2013/540Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, 22/05/2012 tarihli dava dilekçesiyle; Hatay İ., A.İlçesi, U. Köyü, Taşlıtarla mevkiindeki . parsel numaralı zeytin bahçesi niteliğindeki tapusuz taşınmazın; önce davacının babası, sonra da davacının zilyetlik ve tasarrufu altında bulunduğunu, bu şekilde adı geçenlerin taşınmazı 40 yılı aşkın süredir, nizasız ve fazılasız malik sıfatı ile zilyetliklerinde bulundurduklarını iddia ederek, zilyetlik nedeni ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.Mahkemece, davacı vekiline 26.03.2013 tarihli celsede eksik harcı tamamlaması için kesin süre verilmiş, verilen kesin süre ara kararı uyarınca işlem yapılmamış, bu nedenle 03.09.2013 tarihli celsede dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, davalı Hazine vekili tarafından davayı takip edeceklerini beyan etmelerine ve delil avansını süresinde yatırmalarına rağmen ve dava konusu yerin orman içi açıklık olması nedeniyle davanın reddine dair karar verilmesi gerekirken, usûlî karar verilmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1981 tarihinde 766 sayılı Tapulama Kanununun uygulandığı, 1994 yılında orman kadastrosu çalışmaları yapılmıştır.Hukuk sistemimizde, medeni usûl hukukunda “tasarruf ilkesi” olarak bilinen ve 6100 sayılı HMK m. 24’de “Yargılamaya Hâkim Olan İlkeler”den biri olarak açıkça yer verilen düzenleme uyarınca, hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK. m. 24/1). Buna göre, hâkim, bir davaya ancak, taraflardan birinin talebi üzerine bakabilir. Diğer taraftan, kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz (HMK. m. 24/2). Buna göre, taraf da, bir davayı açmak, takip etmek ve sona erdirmekte serbesttir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder (HMK. m. 24/3). Somut olayda, davacı vekilinin tahkikat aşamasında haberdar olduğu halde mazeretsiz olarak 26.03.2013 tarihli duruşmaya gelmediği ancak duruşmaya katılan davalı Hazine vekilinin, davacı tarafça takip edilmeyen davanın kendileri tarafından takip edileceği yönünde beyanda bulunduğu ve hatta 2000.-TL delil avansını verilen kesin süre içinde yatırdıkları; mahkemece, 26.03.2013 ve 02.07.2013 tarihli tahkikat duruşmaları sırasında, davayı takip etmeyen davacı vekiline, dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değeri üzerinden (1.331,77.-TL) eksik harcı tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmesine ve verilen süre içinde belirtilen işlemin yapılmaması hâlinde Harçlar Kanunu m. 16/son, 30 ve HMK m. 150 hükümleri uyarınca müteakip işlemlerin yapılmayacağı ve dava dosyasının işlemden kaldırılacağı ihtarını havi meşruhatlı davetiye çıkarılmasına karar verildiği, yapılan tebligata rağmen davacı vekilinin eksik harcı ikmal etmediği ve bu nedenle (davalı vekilinin davayı takip ettiği) 03.09.2013 tarihli duruşmada dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davalı Hazine vekilinin 08.10.2013 havale tarihli dilekçesiyle, davayı takip ettiklerini bildirerek, dava konusu yerin etrafının ormanla çevrili orman içi açıklık niteliğinde bir yer olduğunu belirtip davanın reddini talep ettiği, bilâhare mahkemece, yine davalı vekilinin katıldığı 10.12.2013 tarihli son oturumda HMK m. 150 hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.Yukarıda da değinildiği üzere kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz (HMK. m. 24/2). Buna göre, taraf da, bir davayı açmak, takip etmek ve sona erdirmekte serbesttir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder (HMK. m. 24/3). 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” Aynı Kanunun 32. maddesi uyarınca da “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” Davacı vekilince takip edilmeyen ve fakat davalı Hazine vekilince takip edileceği hem duruşmada hem bilâhare yazılı olarak bildirilen davada mahkemece, davayı takip etmeyen davacı tarafla ilgili olarak eksik harcın davalıya tamamlattırılması yönünde işlem yapılması gerekirken mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın yargılamanın 03/09/2013 tarihli duruşmada davalı Hazinenin harçtan muaf olduğu hususu da gözardı edilerek dava dosyasının işlemden kaldırılmasına bilahare 10/12/2013 tarihli oturumda HMK m. 150 hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 21/10/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.