Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8641 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6527 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Kandıra Kadastro MahkemesiTARİHİ : 06/02/2013NUMARASI : 2010/35-2013/13Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RHazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında K. İlçesi, K. Köyü. parsel sayılı 4899,10 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereği orman niteliğini kaybedip, orman kadastro komisyonlarınca orman alanı dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle, tutanağın beyanlar hanesine 2/B madde ve davacı lehine kullanım şerhi verilerek Hazine adına tarla niteliğiyle tespit edilmiştir. Davacı, kullanımında olan taşınmazın eksik olarak tespit gördüğünü iddia ederek, dava açmıştır.Mahkemece, davanın kabulüne; . nolu parselin tesbitinin iptaliyle, krokide (D1) ile gösterilen 4803,26 m²'lik kısmın davacının kullanımındaki 2/B alanı olduğu belirtilerek tarla vasfıyla kadastro tesbitindeki gibi tapuya kayıt ve tesciline, (D2) ile gösterilen 2174,68 m²'lik alanın tarla vasfıyla davacının kullanımındaki 2/B alanı olduğu belirtilerek Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, (D3) ile gösterilen 95,87 m²'lik kısmın orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesine göre yapılan kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3302 sayılı Kanuna göre evvelce sınırlaması yapılmamış yerlerin orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama çalışmaları 30/05/2003 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir. Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; davacı gerçek kişi . parsel sayılı taşınmazı dava etmediği, davacı gerçek kişinin asıl talebinin, kullanım kadastrosu sırasında, hakkında kullanım kadastrosu tutanağı düzenlenmeyen yerin kendi adına tespit edilmesi (kullanıcı şerhi verilmesi) istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin dördüncü fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Görev hususu, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi de zorunludur. Bu sebeple, mahkemece yapılacak iş; davacı kişinin kadastro tutanağı düzenlenmeyen yere dava açtığından, davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu düşünülerek, görevsizlik kararı vermekten ibarettir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/10/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.