MAHKEMESİ : Kaş Kadastro MahkemesiTARİHİ : 27/12/2013NUMARASI : 2008/505 - 2013/322Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında B. Köyü .parsel sayılı 29456 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiştir.Davacı gerçek kişiler, taşınmazın murisleri S. Ş.dan kaldığı iddiasıyla dava açmışlar; müdahil Orman Yönetimi ise, orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerinin S. Ş. mirasçıları adına; (C) harfi ile gösterilen bölümünün orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler tarafından (C) harfi ile gösterilen bölüme; davalı Hazine tarafından tümüne yönelik olarak temyiz edilmiştirDava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir..Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1941 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 07.06.2002 tarihinde ilân edilip kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan 12.05.2013 tarihli uzman bilirkişi kurulu raporunda, taşınmazın kuzey doğu ve güney doğu yönünde (A) ve (B) harfleri ile gösterilen toplam 5163 m2 bölümünün orman sayılmayan, % 10-12 eğimli, 70-80 yaşında aşılı zeytinlik olduğunun açıklanması nedeniyle bu bölümlerin davacılar adına, (C) harfi ile işaretli 24293 m2 yüzölçümlü kalan bölümünün ise % 20-48 eğimli, kayalık taşlık niteliğinde olması nedeniyle, orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de; 1958 tarihli memleket haritasında, (A) ve (B) harfli bölümlerinin yeşil renkle; (C) harfi ile gösterilen bölümünün güney ve batısında bir bölümünün açık alan olarak ve 1995 tarihli memleket haritasında ise tamamının yeşil renkle gösterildiği anlaşılmaktadır. Dosyaya getirtilen belgelerden, çekişmeli taşınmaza komşu .sayılı parselin Şubat 1953 tarih 44 numaralı, . sayılı parselin Mart 1954 tarih 10 numaralı ve 3573 sayılı Kanuna göre oluşturulan tapu kayıtları ile dağıtıldığı; buna göre, yörede 1941 yılında 3116 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu yapıldıktan sonra orman sınırı içinde bırakılan yerlerde 1950 yılından sonra 5373 sayılı Kanun hükümlerine göre zeytincilik parselasyonu yapıldığı izlenimi uyanmaktadır. Sözü edilen komşu parsel kayıtlarının her ikisi de çekişmeli taşınmaz yönünü B.S. okumakta olup, davacıların miras bırakanının adı geçmemekte, bu kişi ile davacıların bir bağı olup olmadığı da anlaşılamamaktadır.Mahkemece sözü edilen zeytincilik tapularının haritaları getirtilip, 3116 sayılı Kanuna göre düzenlenen orman kadastro haritası ve memleket haritası üzerinde gösterilmediğinden, kimlere tahsis edildiği, çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği, çekişmeli taşınmazda böyle bir tahsis bulunup bulunmadığı, tahsis edilmiş ise imar ve ihya koşullarının oluşup, tevziatın tamamlanıp tamamlanmadığı, çekişmeli taşınmaz hakkında tapu kaydı oluşup oluşmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.Tarım Bakanlığından tüm valilik ve kaymakamlıklara gönderilen 08/05/1963 gün ve 1329/1 sayılı yazıda (3573 ve 6777 sayılı kanunlar gereğince 1961 tarihli Anayasanın 37 ve 131. maddeleri karşısında devlet ormanlarından yabani zeytinlik, menengiçlik, harnupluk sahalarının ayrılamayacağının bildirildiği, her kanunun yürürlüğü döneminde ilgili bulunduğu uyuşmazlıklarda uygulanmasının vazgeçilmez bir kural olduğu (H.G.K.'nun 09/03/1988 gün 1987/2-860-232 ve 23/11/1988 gün 1988/1-825-964 ve 13/10/2004 gün 2004/10-528-533 ve 08/11/2006 gün 2006/14-701-698 sayılı kararları), devlet ormanlarından zeytinlik tespit ve tefrikinin, ormanların özel mülke konu olamayacağı ve daraltılamayacağı hakkındaki Anayasanın 37 ve 131. maddesine aykırı olduğu, 11/06/1958 gün 1958/8-7 sayılı İ.B.K. ile deliceliklerin para ve emek harcanarak zeytinlik durumuna getirilmesinin imar ve ihya sayılacağı kabul edilmiş ise de bu içtihatta öncesi orman olmayan taşınmazların söz konusu olduğu, 1970, 1974, 1984, 1986 ve 2004 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliklerinin tümünde “3573 sayılı Kanun ile bu Kanunu değiştiren 6777 sayılı Kanuna göre Devlet Ormanlarından tefrik edilmiş, zeytinlik, sakızlık ve harnupluk sahalar için tevzi işlemleri yapılmamış ise Devlet Ormanı olarak sınırlandırılır.” hükümlerinin mevcut olduğu, yine 6831 sayılı Kanunun 5/11/2003 tarihli ve 4999 sayılı Kanunile değişik 7. maddesinde "evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların orman kadastrosunun orman kadastro komisyonunca yapılacağının" hükme bağlandığı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/02/2008 gün ve 2008/20-157 - 2008/194 sayılı kararında da belirtildiği üzere delicelik ve yabani zeytinlerin aslının orman ağacı olduğu, ancak 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa hükümlerine göre yetkili makamlarca zeytincilik parseli olarak tahsis edilmesi, daha sonra da imar ve ihya koşullarının oluştuğu belirlenerek temlik kararı verilmesi, bu temlik kararı uyarınca tapu kaydı oluşturulması durumunda o yerin orman sayılmayacağı (H.G.K. 2008/20-157-194), zeytincilik parsellerinin dağıtılıp imar ve ihya koşullarının tamamlandıktan sonra kişiye tahsis ve temliki yapılmak suretiyle tapu kaydının oluşturulması halinde o yerin Hazinenin mülkiyetinden çıkacağı ve orman sayılmayacağı, aksi takdirde dağıtım ve tahsis yapılmamış ve tapu oluşmamışsa, öncesi itibarıyla orman sınırı içinde kalması nedeniyle orman olmaya devam edeceğinden bu yönde araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.O halde mahkemece; öncelikle, komşu . parsel sayılı taşınmazların bulunduğu yere ait zeytincilik haritaları, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosuna ilişkin orijinal orman kadastro haritasının onaylı bir örneği getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, keşifte yerel bilirkişiler ve fen ehli yardımıyla çevre parsellerin dayanağı olan zeytincilik tapuları yöntemince çevresine uygulanmalı, çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak gösterdiği belirlenmeli, çekişmeli taşınmaza ait aynı yolla oluşmuş tapu kaydı varsauygulanmalı, tapu kaydı yoksa öncesi itibarıyla yüksek eğimli ve memleket haritasında çalılık rumuzlu yeşil alanda görülen taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesine göre orman sayılacağı düşünülmeli, bu şekilde ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı gerçek kişiler ile davalı Hazinenin hükme yöneltilen tüm temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21.10.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.