Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RHükmüne uyulan Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 02.05.2000 gün ve 2000/3229-3752 sayılı bozma kararında özetle: "Davacı gerçek kişinin, davalı Hazine aleyhine tapuda kayıtlı ..... Köyü 250 sayılı parselin bir bölümünün kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tapu kaydının iptali ve adlarına tescili iddiasıyla açtığı davanın kabulüne karar verildiği, kararın Hazine tarafından temyiz edildiği, çekişmeli ...... Köyü 250 sayılı parselin tapu kaydının, tescil beyannamesi ve hali arazi niteliğiyle 25.10.1996 tarihinde Hazine adına oluştuğu, tapunun beyanlar hanesine yazılan, 2/B madde uygulamasına konu olduğuna ilişkin şerhin, Kadastro Müdürlüğünün yazısı gereği silindiğinin Tapu Müdürlüğünce bildirildiği, Orman Bölge Müdürlüğünün 15.06.1996 tarihli yazıları gereği, 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre orman olarak sınırlandırılarak, 211 ilâ 215 parsel sayısı ile tapuya tescil edilen taşınmazların birleştirilerek, 226 parsel sayılı ile tapuya tescil edildiği, yine aynı tarihte 226 sayılı parselin 227 ilâ 265 sayılı parsellere ifraz edildiği, dava konusu parselin de bu ifraz sırasında, hali arazi niteliğiyle, 2/B madde uygulamasına konu edilmediği beyanlar hanesine yazılarak tapuya tescil edildiği, 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile orman olarak sınırlandırılan yerler için Hazine adına orman niteliğiyle 1944 yılında oluşturulan 13, 14, 15, 16 ve 7 sıra numaralı esas alınarak, 1972 yılındaki genel arazi kadastrosunda orman niteliğiyle 211, 212, 213, 214 ve 215 sayılı parsellerin tesbit edildiğinden söz edilerek, mahkemece yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, yeniden yapılacak keşifte, 1942 orman kadastrosu, 1972 arazi kadastro paftası, 1988 yılında yapıldığı anlaşılan 2/B madde uygulamasına ilişkin harita ve tutanaklar, 1996 yılında düzenlenen düzeltme tutanağı ve değişiklik beyannamesine ilişkin harita ve tutanaklar yöntemince uygulanarak, çekişmeli parselin orman sınırları içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, orman kadastro hattı ve uygulanan diğer haritalarla irtibatlı kroki düzenlettirilmesi, 1942 orman kadastro sınırlarının dışında olduğu belirlendiği taktirde, çekişmeli parselin 1945 yılında yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre devletleştirilen ormanlardan olup olmadığının, en eski tarihli memleket haritası hava fotoğrafı ve amenajman planı uygulanmak, toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmek suretiyle saptanması, yine taşınmazın uygulanan haritalardaki konumunu gösteren kroki düzenlettirilmesi, 4785, 5658 ve 6831 Sayılı Yasalara göre durumumun değerlendirilmesi, Orman Yönetiminin 07.04.1999 tarih ve 320 sayılı yazısı ekindeki, Mayıs 1930 tarihli sicilden gelen Haziran 1954 tarih 114 sıra numaralı tapu kaydına göre, ...... .... Köyü, ......Orta, ..... Burun Orta, ......, ........, ..... Gölleri, ......, ..... Yatağı ve Soğuksu mevkilerinde bulunan 8 parça taşınmazın, Atik ...... Vakfı adına kayıtlı iken, 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre devletleştirilerek, Orman Yönetiminin 16.04.1954 tarih ve 5352-5033 sayılı yazısı gereğince Hazine adına tescil edildiği, Tapu kaydındaki açıklamalardan, devletleştirmeye konu taşınmazların sınırlarının, orman tahdit haritasında belirlendiğinin anlaşıldığından, öncelikle devletleştirilen taşınmazların sınırlarının belirlendiği orman kadastro haritalarının getirtilerek uygulanması, çekişmeli 250 sayılı parselin devletleştirilen yerlerden olup olmadığının saptanması, makiye ayrılıp ayrılmadığının araştırılması, kadastro paftası uygulanırken, komşu parsellere uygulanan kayıtların çekişmeli taşınmazın bulunduğu yönü ne şekilde nitelendirdiğinin belirlenmesi, taşınmazın eylemli durumuna göre, zilyetliğin ne zaman başladığı, ne şekilde, ne kadar süre devam ettiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklara açıklattırılması" gereğine değinilmiştir. Bozma kararına uyulduktan sonra mahkemece, 250 parsel sayılı taşınmazın dava dışı bölümü ile ilgili HGK'nun 21.01.2004 gün 8-17/9 sayılı kararı emsal gösterilerek çekişmeli parselin ...., ....Paşa Devlet Ormanı, .... Vakıf Ormanı, ..... Devlet Ormanı, ..... Devlet Ormanı, .... Yatağı Devlet ormanı, ..... Yatağı Vakıf ormanı, ..... Pınarı Devlet Ormanı ile çevrili olduğundan öncesinin orman olduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.Dava, dilekçesindeki açıklamaya göre dava tapu iptal ve tescil niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 Sayılı Yasaya göre, 07.12.1944 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 Sayılı Yasaya göre 30.05.1977 tarihinde ilanı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması, 1986 ve 1988 yıllarında yapılan ve dava tarihinden önce kesinleşmiş aplikasyon ve 2/B madde uygulamaları vardır. Çekişmeli Reşadiye Köyü 250 parsel numaralı taşınmazın, yörede 1972 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında tapulama dışı bırakıldığı, daha sonra taşınmazın tahdit dışında kaldığının anlaşılması üzerine, 14.10.1996 tarihli tescil beyannamesi düzenlenerek 25.10.1996 tarihinde hali arazi niteliğiyle Maliye Hazinesi adına tespit ve tescilinin yapıldığı Kadastro Müdürlüğünün 19.3.1988 tarih 289 sayılı yazısından anlaşılmıştır.Tapu Sicil Müdürlüğünce ve Kadastro Müdürlüğünce, 1944 orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırılan alanlar için Aralık 1944 tarih 7, 13, 14, 15 ve 16 sıra numaralı tapu kayıtlarının oluşturulduğu, bu tapu kayıtlarının 211 ila 215 sayılı parsellere revizyon gördüğü, tevhiden 226 sayılı parselin oluştuğu, 14.10.1996 tarihli "Kadastro gören yerlerde değişiklik işlemleri için tescil bildirimi" ile hiç orman olarak sınırlandırılmadığı halde orman olarak tapuya tescil edilmiş alanların, hali arazi olarak Hazine adına tescil edildiği, bu arada 248 sayılı çekişmeli parselin de aynı şekilde hali arazi olarak tescil edildiği, orman parselleri de tekrar 25.10.1996 tarihinde tevhid edilerek (birleştirilerek) 266 sayılı parselin oluştuğu, .... ..... Vakfı namına kayıtlı birbirine sınır 8 parça taşınmazın 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre devletleştirildiği, Haziran 1954 tarih 114 sıra numarasıyla Hazine adına tescil edildiği, arazi kadastrosunda 227 sayılı parsele revizyon gördüğü, 227 ve 266 sayılı parsellerin de 22.01.1998 tarihinde tevhid edilerek 278 sayılı parselin oluşturulduğu bildirilmiştir.Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 1942-1944 yılları arasında 3116 sayılı Orman Yasası uyarınca orman tahdidi, 1972 yılında ise arazi kadastrosu yapıldığı tartışmasızdır. 3116 Sayılı Yasa ile devlet ormanlarının tahdidi yapılmış olup, vakıflara, kamu kurum ve kuruluşlarına ve özel kişilere ait ormanların tahdidi ise yapılmamıştır.13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasada ise, kanunda öngörülen istisnalar dışında tüm ormanlar devletleştirilmiştir. Tahdit tarihi itibariyle devlete ait olmayan ormanların tahdidinin yapılmaması yasadan kaynaklanmaktadır. Bu itibarla, taşınmazın tahdit dışında kalmış olması o yerin "orman olmadığı" şeklinde kabulünü gerektirmez. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede 1972 yılında arazi kadastrosu yapıldığı ve taşınmazın tespit dışında bırakıldığı belirlenmiştir. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Ümraniye Kadastro Müdürlüğü'nün 19.03.1988 gün B.021.TKG.4348420/289 sayılı yazıları ile "1972 yılında .....Köyünde yapılan tapulama çalışmaları sırasında anılan bölge (247-250 nolu parselin bulunduğu kısım) zuhulen orman olduğu zannedilerek sehven tapulama dışı bırakıldığı..." bildirilmiştir. Bölgede tapulama işlemi 766 sayılı Tapulama Yasası uyarınca yapılmıştır. Her olaya vuku bulduğu tarihteki kanun hükümlerinin uygulanması gerekir. Anılan Tapulama Kanunu'nun 2. maddesinde ormanların tapulama dışı (tespit dışı) bırakılması zorunludur. Tapulama ekibi tarafından taşınmaz, kanunun amir hükmü gereğince "orman olarak tespit dışı" bırakılmıştır.Kadastro Müdürlüğü yazısında belirtildiği gibi tapulama dışı bırakma işleminin yanılgıya dayalı olması mümkün değildir. Üstelik Kadastro Müdürlüğü, yapılan işlemin niteliğini belirtmekle yükümlü olup yorum yapmak durumunda değildir.Kaldı ki; Kadastro Müdürlüğünün yorumu olaya da uygun düşmemektedir. Şöyle ki; taşınmazın doğu, kuzey ve güneyi eylemli olarak ormanla çevrilidir. Bu olgu tahdidi yapılan Devlet ormanıyla taşınmazın bir bütün olduğunu kanıtlamaktadır. Öte yandan, Ümraniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/448-596 karar sayılı dosyasındaki 02.12.1999 tarihli ormancı bilirkişi Prof. Dr. Orman Yüksek Mühendisi ...... ..... ile fen bilirkişisi ..... ..... tarafından düzenlenen raporun 4. maddesinde "Büyük bir bölümü otsu bitki örtüsü ile kaplı olan 250 parsel sayılı taşınmazın bazı bölümlerinde yaşlı meşe ağaçlarına da rastlanmıştır." denilmektedir. Aynı gün olan 119, 248 vb parsel sayılı taşınmazların üzerinde yer yer aşılı kestane, ıhlamur, titrek kavak ve meşe ağaçlarının bulunduğunun orman ziraat ve fen bilirkişi tarafından müşterek düzenlenen kurul raporlarında açıklanmıştır Bilirkişi kurul raporları arazi kadastrosu sırasında taşınmazın orman olması nedeniyle tapulama dışı bırakıldığı olgusunu doğrulamakta ve güçlendirmektedir. Kaldı ki; çekişmeli parsel ile aynı konumda olup, bir birine yakın komşu olan ve aynı nedenle dava edilen 119, 248, 245 sayılı parseller hakkında açılan tapu iptali ve tescil davaları taşınmazların orman sayılan yerlerden oldukları, zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadıkları gerekçesiyle reddedilmiş ve red yönünde verilen mahkeme hükümleri dairemizce onanmıştır. Bu nedenle, çekişmeli taşınmazın 4785 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince devletleşen ormanlardan olduğu, 4785 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önce yapılıp kesinleşen orman sınırları dışında bırakılsa dahi devletleştirme kapsamında bulunduğu, dava konusu parselin çevresinin dahi tahdidi kesinleşen eylemli orman olduğu, 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi hükmüne göre "tabi olarak yetişen ve emekle yetiştirilen ağaç ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılacağı" bu nedenlerle 3402 Sayılı Yasanın 17 ve 18/2. maddeleri gereğince kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilemeyeceği anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Kaldı ki; 250 parsel sayılı taşınmazın öncesinin orman olduğu HGK'nun oybirliğiyle alınan 21.01.2004 gün 2004/8-17 esas 2004//9 sayılı kararında da ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bu nedenlerle, davacının tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının gerçek kişiye yükletilmesine 03.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.