MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve davalı ... İnşaat A.Ş. vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RYörede 1968 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ..., ... köyü ... parsel sayılı 48875 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Haziran 1298 tarih 33, 34, 35, 36, 37 numaralı tapu kayıtları ve 61 numaralı vergi kaydına dayanılarak ... adına tespit edilmiştir. Çekişmeli ..., ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar ... numaralı parselin ifrazı ile oluşmuş ve ... parsel 36144 m2 yüzölçümü ile ... İnşaat Turizm ve Planlama ... adına, ... parsel 421,07 m2 yüzölçümü ile ... adına, ... parsel 1002,54 m2 yüzölçümü ... adına tarla niteliğiyle tapuda kayıtlıdır. Davacı ... birleştirilen 2003/576 sayılı dava dosyası ile ... ve ... parsel sayılı taşınmazların tapudadavalılar adına kayıtlı olduğunu, yörede 1940 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tescili istemiyle; Orman Yönetimi ise ana dosya ile ..., ... ve ... numaralı parsellerin, yörede 1940 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.Hükmüne uyulan yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25/01/2010 gün ve 2010/260 - 621 sayılı bozma kararı özetle; "İncelenen dosya kapsamına, uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosuna ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazların 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, taşınmazların daha önce yapılan orman kadastrosunun sınırları içinde olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da; 766 Sayılı Kanunun 46/2 ve 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (TMK'nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve TMK'nın 1026 (EMY'nin 934. İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olacağı, bu tür kayıtlarda TMK.nın 1023 (EMY 931 İsviçre MY 974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı gibi, davalıların taşınmazın fiili durumunu görmeden satın almalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, taşınmazların orman olduğunun yapılacak bir inceleme sonucunda anlaşılmasının mümkün olması nedeniyle davalıların taşınmazları iyi niyetle edindiklerinin de kabul edilemeyeceği, davacıların taşınmazları satın alırken ödedikleri bedeli bu yerleri kendilerine satan kişilerden sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği, mahkemenin 1999/417 sayılı dosyasında dava konusu ... sayılı parselin doğu komşusu olan ... nolu parsel hakkında ... tarafından tapu kaydının iptali isteğiyle açılan davanın reddine ilişkin kararın Dairece 26.10.2009 gün 2009/12810-15713 sayılı karar ile bozulduğu gözönünde bulundurularak kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır" şeklindedir.Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulüne, ..., ..., ... parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliği ile ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından vekalet ücretine; davalı ... İnşaat A.Ş. vekili tarafından ... parselin esasına yönelik temyiz edilmiştir.Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1940 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu, 1980 yılında yapılan ve kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ile 1988 yılında yapılan ve kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması, 1968 yılında yapılan arazi kadastrosu vardır. 1) Davacı Orman Yönetiminin lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin temyiz itirazları bakımından; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz” şeklindeki 36/A maddesi ve aynı Kanunun 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekalet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince, çekişmeli taşınmazların öncesinin ... parsel sayılı kadastro parselinden geldiği belirlenerek davacı yönetim lehine, davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmadığına göre davacının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2) Davalı ... İnşaat A.Ş. vekilinin ... parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacı Orman Yönetimi ... parsel hakkında, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla dava açmış, mahkemece de taşınmazın tamamının orman niteliği ile ... adına tesciline karar verilmiş ise de dosyadaki bilirkişi raporunda taşınmazın güneyinde 1839 m2 olarak ölçülen bir kısmının kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı açıklandığı halde; orman kadastro haritasının orjinalinin getirtilip uygulanmaması nedeniyle rapor denetlenememektedir. O halde; mahkemece öncelikle yörede yapılan tüm orman kadastro ve aplikasyon çalışmalarına ait işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları bulundukları yerlerden getirtilmeli, ikinci çalışmanın yalnızca aplikasyon çalışması mı olduğu, yoksa aynı zamanda yeni bir orman kadastro çalışması yapma yetkisi verip vermediği belirlenmeli, yalnızca aplikasyon çalışması ise bunun ilk orman kadastrosuna aykırı olamayacağı düşünülmeli, mahkemece Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 10-12 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renklerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, orman kadastro sınırları dışında kalan bölüm var ise bu bölüme ilişkin dava reddedilmelidir. Davalı tarafın, taşınmazın bedelinin ödenmesi gerektiği şeklindeki temyiz itirazları ise bu yönde açılmış bir davaları bulunmadığından yerinde değildir. SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,2) Yukarıda ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının ... parsele yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/02/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.