Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7826 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 7998 - Esas Yıl 2011





Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği L... Kasabası, S... mevkiinde bulunan bir parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasa'nın 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, Fen Bilirkişi Zekeriye tarafından tanzim edilen rapor ve eki krokide (A) harfi ile gösterilen 9240,31 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı İbrahim oğlu, 1953 doğumlu Durhasan adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Yasa'nın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 04.03.1988 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Yasa'nın 3302 sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması vardır. Taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1960-1962 yıllarında yapılıp sonuçları ilan edilerek kesinleşmiş ve dava konusu edilen taşınmaz arazi kadastrosunda tespit dışı (kadastro harici) bırakılmıştır. Yörede yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmaz tespit dışı (kadastro harici) bırakıldığı sabit olduğuna göre, böyle bir taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 17. maddesine göre imar-ihyası tamamlandıktan sonra zilyetlikle iktisabı mümkündür. Ancak ihya edilen taşınmaz, il ya da ilçe veya kasabaların imar alanının kapsadığı alan içinde ise, imar-ihya île kazanılması mümkün değildir. Bu nedenle, taşınmazın imar kapsamı içine alınma tarihi önem arz eder. İmar-ihya olgusunun tespit veya dava tarihîne göre nazara alınması gerekir. İhya olgusunun tamamlandığı tarihten itibaren, TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Yasa'nın 14. maddesindeki koşutlar altında zilyet edilmiş olması halinde o yerin mülkiyetinin iktisabı mümkün olabilecektir. Dava konusu edilen taşınmaz Belediye Meclisi'nin 18.11.1986 tarih 7/1 sayılı kararı ite İmar planı içine alınmıştır. Yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, davacının zilyetliğinin taşınmazın imar planı içine alındığı tarihten sonra, 1980'li yıllarda başladığı anlaşılmaktadır. Davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin başlangıcı 1980 yılı ile taşınmazın imar planı kapsamına alındığı 18.11.1986 tarih arasında davacı yararına olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlikle taşınmaz kazanma koşulları oluşmadığı, hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 22.06.2011 günü oybirliğiyle karar verildi.