Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7779 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5554 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 29/05/2011 gün ve 2011/5204 - 6218 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tapusuz taşınmazın adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, 6074 m2 yerin davacı adına tesciline karar verilmiş, kararın Hazine tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.05.2009 gün ve 2009/2284 - 8249 sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “eski tarihli memleket haritası, orman kadastrosu ve 2/B haritalarının uygulanmasına dayalı incelemede çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, 1953 yılında makiye ayrılan yerlerde 4753 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan tevzii işleminde çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin tevzii paftasında taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakıldığı, genel kadastroda yine taşlık ve çalılık niteliğiyle tapulama dışı bırakıldığı, eski tarihli memleket haritasında fidan ve çalı simgeli alanda gösterildiği bildirilmişse de, taşlık ve çalılık olarak genel kadastroda tapulama harici bırakılmasından sonra, ancak, imar - ihya edilmek suretiyle zilyet edilebileceği düşünülerek, çekişmeli taşınmazın imar - ihya edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve zilyetlikle edinme şartlarının oluşup oluşmadığı yönünde yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulması gerektiği halde, bu araştırmaların yapılmadığı, bu konularda ziraat uzmanı bilirkişinin teknik görüşü alınmadığı, çekişmeli taşınmaz memleket haritasında denetime olanak tanımayacak biçimde işaretlendiği belirtilerek değinilen yönlerde duraksamaya yer vermeyecek biçimde araştırma yapılması, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritalarının yöntemince uygulanması, taşınmazın bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar - ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığının belirlenmesi, taşınmazın gerek tevzii haritasında gerek tapulama paftasında taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakılması nedeniyle, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığının, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulması, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmesi, taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınması, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden araştırılması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez, davanın reddine, taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29/ 05/ 2011 Tarih, 2011/ 5204- 6218 sayılı kararı ile mahkeme hükmü onanmıştır. Davacı tarafından Dairenin bu kararının düzeltilmesi istenmektedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... Köyünde dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra yapılan 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması 22.11.1974 tarihinde, aplikasyon ve 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması 30.09.1985 tarihinde ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması 13.04.1992 tarihinde ilân edilmiş ve dava tarihinde kesinleşmiştir. ... Köyünde genel arazi kadastrosu işlemi ise, 07.06.1963 tarihinde yapılmış, çekişmeli taşınmaz bu işlemde taşlık niteliğinde olduğu paftasına yazılmak suretiyle tapulama dışı bırakılmış, genel kadastronun sonuçları 17.11.1978 - 18.12.1978 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiş, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Genel arazi kadastrosunda çekişmeli yer, paftasında tapulama harici olarak bırakılmıştır.Dosyanın incelenmesinde; 29/ 05/ 2011 tarih ve 2011/ 5204- 6218 sayılı Daire kararı ile hükmün onanmasına karar verilmişse de; mahkemece bozma kararında açıklanan araştırmaların yeterince yapılmamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının karar düzeltme isteminin yerinde olduğu kanısına varılmıştır. Mahkeme gerekçesinde taşınmaz içinde 1 adet 110 yaşlı kızılçam ağacı bulunduğu, yerel bilirkişi anlatımlarının somut bilgilere dayalı olmadığı, taşınmaz üzerinde bulunan nar bahçesinin 8 yaşlı olup memleket haritalarının tarihlerine göre zilyetliğin 1985 - 1990 yılında başlamış olduğuna yer verilmiş, toprak çekmenin imar- ihya sayılmayacağına değinilmiştir. Dosyaya yansıyan bu yolda tanık anlatımı ya da rapor bulunmamaktadır. Toprak taşındığından da söz edilmemiştir. Taşınmaz üzerinde bir adet yaşlı orman ağacının bulunması bu yerin orman olduğunu göstermeyeceği gibi imar- ihya ve zilyetliğin başlangıcı da tam olarak belirlenmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, imar - ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanunun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, en eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritaları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.O halde; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce ( 1980- 1985 yılları arasında ) iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Ziraat Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, kullanılan yerlerden olup olmadığı ile imar, ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır. Ayrıca; çekişmeli taşınmaza komşu olup, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin onanma kararı üzerine kesinleşerek 1191 parsel numarası alan taşınmazla ilgili Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2002/273 - 2004/217 sayılı dava dosyasının da incelenip bu yerin çekişmeli yerden bölünme olup olmadığı, temyize konu taşınmazla aynı koşulları taşıyıp taşımadığı hususları üzerinde de durularak verilecek kararda gözönünde bulundurulmalıdır.Değinilen yönler gözetilmeksizin kurulan hüküm usûl ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Davacının karar düzeltme isteminin kabulüyle; Dairenin 29/05/2011 tarih ve 2011/5204 - 6218 sayılı kararının kaldırılarak, mahkemenin 25/11/2010 tarih ve 2009/397- 2010/ 340 sayılı kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 18/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.